son haberler

Topyanı

Yayınlanma Tarihi: 18 Mart 2016 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Burunucu Mahallesi’nde Ruslar tarafından savaş gemileriyle 1916 yılında bombardımana tâbi tutulan TOPYANI Mevkii’nde bir zamanlar topçu mevzii (tabyası) vardı. TABYA YANI da denilse de bu ad günümüzde kullanılmamaktadır. Seferberlik’te Rus donanması Trabzon’dan Terme’ye geçerken Ünye’ye de top atışında bulunmuş ve anneannem Rahime Şadiye KÜLÜNK’ün annem Seniha MİSTEPE’ye aktarımıyla 1916 yılında Burunucu Mahallesi’ne üç el top atışı yapılmış. Top mermileri Meteoroloji binası yukarısındaki 1904’te inşâ edilen Hamidiye Medresesi’ni ne yazık ki yıkmış ve orada üç askerimiz şehit olmuş! Anneannemler koşarak olay yerine gitmişler ve oraya daha sonra bu üç şehidin naaşları ikisi arkada biri önde defnedilmiş. Daha önceki bir bombardımanda da evlerindeki tefek sarması tenceresini kaptıkları gibi daha korunaklı yerlere kaçtıklarını anneme anlatmış.

Topyanı kayalıkları Ünye sahilinin yapım yıllarında (1959/60) dinamitle parçalanmak suretiyle karayolu malzemesi olarak da kullanılmıştır. Kayalıklarda düzgün parçalanan kaya kesitlerinin izleri bugün halen görülmektedir. Annemin aktarımıyla eskiden bu kayalıklarda kefaller için dinamit patlatılır ve kefalleri toplamak üzere Yusuf Abileri gibi zamanın dalgıçları suya dalar ve balıkları toplarlarmış.

Hâtırat Yazarı Fikri TERZİOĞLU anılarında; “TOPYANI, denizden gelecek düşman gemilerine, top atışı yapılarak müdahale edilen, topçu bataryalarının yerleştirildiği müstahkem bir mevkidir. Denize doğru baktığımız yerin hemen sağ uç tarafında küçük bir sığınağı bulunan bu yer, çocukken oyun oynadığımız çimenlik bir alandı. İçinde, benim de elime alıp oynadığım, irili ufaklı, bir tarafından delik gülleleri hatırlıyorum. Abilerimizin kayaların hemen önünden, deniz içinden gülle çıkarttığını da biliyorum.” der.

Ve devamla; “Topyanı’nın arka tarafı o zamanlar Karadeniz’i baştanbaşa bağlayan ve şimdiki gibi Ünye’nin içinden geçen yoldu. Samsun istikametinden gelen vasıtaların da en korkulu virajıydı. Topyanı’na gelirken Z şeklinde keskin virajın deniz tarafında yerden bir metre yükseklikte koruma duvarları uzanıyordu. Bu dönemecin en zor yerinde de denize hâkim yerde, beyaz renkli iki taş mezar bulunurdu. Mezarlardan biri Ünye’nin tanınmış Fenerci Baba’sı Ahmet AYDINER Amca’ya aitti. Üzerinde adı da yazılı olup, kolayca okunurdu. Yanındaki mezarda da Ünye’nin ilk eczacısı Eczacı Cinoğlu Ahmet RASİM Bey’in (1858 – 1934) beyaz kabri vardı. Ünye tarihinde önemli bir yer olan Topyanı’na bir zamanlar otel yapılacağı söylenirdi. İnşaallah Ünye halkı mirasına sahip çıkar ve Çamlık ile Topyanı’na otel yapılması gibi çıkar projelerine rağbet etmez!” biçiminde ifadelerini dile getirir.

Araştırmacı Yüksel ŞEN’in telefonla aktarımlarına göre; “Topyanı’na Şehitler Anıtı yapılmasına dair projenin Sayın Kapıcıoğlu tarafından gündeme taşındığı; Ertuğrul Fırkateyni maketinin buraya konulacağı; vaktiyle Rizeli Hoca TOROS’un gülleleri denizden çıkardığı ve Ünye Kaymakamı’nın el koyduğu, Şube Reisi’nin bunları muhafazaya aldığı” hususları beyan edildi.

Bu paslı güllelerden bir tanesi de evimizin altında idi ve küçükken oynardım. Tahminen 18 cm kutrunda idi. Ev satılınca o da evle birlikte yeni sahibine geçti! Sayın Prof. Dr. Sait KAPICIOĞLU’nun “AÇIK HAVA MÜZESİ” kurulması teklifinin hayata geçirilmesi ve Ertuğrul Fırkateyni Şehitleri Anıtı’nın açılışı ile bu alanın parsellenmesi de bilâhare önlenmiş oldu!

Araştırmacı Yaşar ARGAN, “İpek Yolu ve Ünye” isimli yapıtının 96/98’inci sayfalarında “Burunucu Mahallesi’nden Hüseyin Adalı ve kardeşi Edip Adalı’nın bu silâh deposundan kilolarca gülle çıkarttıklarını” belirtir. 1578’li yıllarda burada bir de Barut Fabrikası ve Güherçile Kârhanesi varmış. Lala Mustafa Paşa’nın İran seferi sırasında zahire gemilerinden başka 9.500 tüfenk, 200 darbuzen, kazma, kürek, tüfenk fındığı, top kundağı, 7.000 kantar barut, yine gemilerle Trabzon’a nakledilmişti. Ayrıca bölgedeki imalathânelere alet – edevât da gönderilmekteydi. Meselâ yukarıdaki cephâne ile birlikte Ünye’deki güherçile kârhânesinde kullanılmak üzere 14 havan ve 15 dibek gönderilmiş, Trabzon’a gelen bu malzeme Bayburt yoluyla Ünye’ye taşınmıştır.1

1578’den sonra sürekli olarak Karadeniz yoluyla Trabzon’a cephâne sevkıyatı yapılmıştır. Sevkedilen malzemelerin çeşidi hususunda en ayrıntılı bilgiler Topçular Kâtibi Tarihi’nde bulunmaktadır.1

Bu özelliğinden ötürü, belirtilen mıntıkaya Ünyeliler TOPYANI derler. Bu kesim bugün dahi aynı isimle ünlenir. Helikopter pisti yanında silâh deposu ve yığınak ile denizden saldırıları püskürtmek için de siperler bulunmaktadır. 1889’da Samsun Zabtiyesi Ünye Redif Deposu’ndan 40 adet Martini ve fişeği istemiştir.

Araştırmacı Yazar Yüksel ŞEN ise “Topyanı’ndan, FOKFOK denilen kanala kadar uzanan falez kıyısı hep granit kayalarla doludur. Son derece ilginç ve derin mağaralar şeklinde konumu olan ve çevresi çeşidi belirsiz renk renk bitkilerle bezeli bu yerin, akıllara durgunluk veren muhteşem görüntüsü vardır.

Topyanı, Devlet Sahil Yolu’nun hemen altında, şehrin Terme ciheti girişinde, Terzi Adnan Adalıların evinin bitişiğinde, denizle iç içedir. Üzeri yemyeşil çimenlerle kaplıdır. Alanın tam orta yerinde, mağaramsı bir görünümü olan, büyük oranda toprağa gömülü korugan mevcuttur. Asırlarca evvel yapıldığı zannedilen bu sığınakta bir zamanlar, savaşlarda kullanılmak üzere top dökülürmüş.” demektedir.

Topyanı Mevkii’nden itibaren falezler (yalıyar) başlar. Sol yana doğru gidildiğinde Dikilitaş Kayalıkları ile Fok balıklarının yaşadıkları Fega Mağarası ve Fokfok Kayalıkları yer alır. İlerisi falezleri takip ederek, Feneraltı Kayalıkları’yla birleşir.

Rus Donanması bombardımanına karşı koymak için I. Dünya Harbi’nde bu mıntıkaya gemilere ateş etmek için toplar mevzilendirilmişti. Topların cephanesinin depolandığı taş sığınak ile uç tarafa kazılmış mevziler durmaktadır.

Ünyeliler hafta sonları çevre sakinleri, aileleri ve çocukları ile birlikte buraya pikniğe gelirlerdi. Ünye’de el tezgâhlarında dokuma sanatının yaygın olduğu ellili yıllara kadar evlerdeki bu tezgâhlarda dokunan halı ve kaşanik denilen kilim ve benzeri eşyalar, sağlam olması için denizde yıkanır ve Topyanı ve Dikilitaş kayalıklarında kurutulurdu. Son zamanlarda tinercilerin uğrak mekânı haline gelmiştir.

Prof. Dr. Sait KAPICIOĞLU, ‘Topyanı’nın hikâyesi böyledir.’ diyerek ‘Bir Efsanenin Doğuşu’ yazısında şunları aktarır : “Jean d’Arras, Mélusine adlı romanında OINAION Kalesi efsanelerle doludur.” der. Prenses Merliet ve kız kardeşi Mélusine kaleye hapsedilmiş. Şövalyelere kale dışında beklemeleri emredilmiş. Üç gün hiç uyumadan tutsakları kale kapısında beklemişler. Kaleye girdiklerinde prensesleri bulamamışlar.

Ünye Kalesi o kadar mükkemdir ki kalenin güvenliği için buradan Topyanı’daki Fega’ya gizli bir dehliz geçit de vardır. Fega’ya kadar gelen prenseslerin geçit sayesinde orada güvenliği sağlayan yedi başlı ejderha olan ‘Nagalar’ tarafından kaçırılmaları bile bir efsane olarak resmedilmiştir. Gözleri görmeyen ejderha hiçbir canlıyı Fega’dan içeri almazmış. Sadık ejderha şövalyeleri hemen orada yutmuş. Yedi başlı ejderha bazen de burayı mekân edinen fokları avlarmış. Bu yüzden Fega’da fok nesli tükenmiş. Kalenin savunması için Fega’nın üzerine siperler ve mağara inşâ edilmiş.”

Prof. Dr. Sait KAPICIOĞLU, 2012 yılında “ÜNYE TOPYANI” adlı kitabında Burunucu mekânını, Topyanı Destanı’nı, o mıntıkayla ilgili şiirlerini ve makalelerini ve mahallenin müdavimlerinin fotoğraflarını yayımlamıştır.

Araştırmacı Osman İrfan IŞIK Hocamız ise “Mayınlı Karadeniz” adlı yazısında «Topyanı dediğimiz yer, falezin üstünde, çimenlik, küçük bir düzlüktü. İki tarafı koy olan bir burun gibiydi. Falezin batısı oradan daha yüksek olduğu için Topyanı, denizin batısına saklıydı. Yani Samsun yönünden gelen gemiler orayı göremiyorlardı. Bu bakımdan, Ünye Limanı’na girmek isteyen gemiler oraya çok yakın geçmek zorunda kalıyorlardı istemeden. Böyle olduğu için de Topyanı’na çok yakın oluyorlardı limana inerken. Yani, bir ok atımı mesafeye kadar yakın. Bu özellik, Topyanı düzlüğüne stratejik bir önem kazandırıyordu. Bunun için de tahkim edilmişti Ünye’yi savunmak amacıyla. Orası, ta Antik Çağ’dan beri bu amaca hizmet ediyordu.

Düzlüğün denize dik inen önü, dışarıdan getirilen toprakla bir insan boyu yüksekliğinde ve iki buçuk metre kalınlığında sütre olarak düzenlenmiş, arkasındaki askerî birliğin saklanması amaçlanmıştı. Top icat edildikten sonra, Topyanı savunma düzeni battal edilmemiş, sütrenin sağ ucu içinde top saklayacak bir koruganla daha etkin bir savunma mevzii haline getirilmişti. Koruganın hemen altında, denizin içinde, tesadüfen, burada konuşlandırılan topların gülleleri bulundu. Yüzlerce adet ve tonlarca demir gülleler.

Gülle atan toplar da battal olup kullanımdan kalkınca, mühimmat olarak oraya yığılan gülleler taşınıp götürülmemiş, ekonomik değeri olmadığı düşüncesiyle denize atılarak yok edilmişler. Zaman, falezin hemen altındaki değersiz sayılan gülleleri kalın bir kum tabakasıyla örtmüş ve bir fırtınadan sonra üzerlerini örten kum tabakasından kurtulmuşlar.

Çok güzel, kayalık ve saklı bir plaj olan orası, oltayla balık avlayan çocukların iğneleri için teke avladıkları, oynadıkları, yüzdükleri yer olduğu için gülleler çocuklar tarafından bulundu. Topyanı düzlüğüne yığılan güllelerin yüksekliği bir metreden fazlaydı. Gülleleri şaşkınlık ve hayretle seyrettik günlerce. Sonra gülleler hurda demir olarak satılmışlar. TSK mi, Ünye Liman İdaresi mi Kaymakamlık mı sattı gülleleri?.. hâlâ bilmiyorum! Bu tonlarca ve yüzlerce sayıdaki gülleler bir müzede, işlevleri yazılarak sergilensin. Hak ettikleri tarihî değer verilsin. Olmadı. Çarçabuk yok ettiler tarihi!» bilgilerini bize aktarmaktadır.

Sayın KAPICIOĞLU’nun kaleminden makalemize nihaî noktayı koyalım isterseniz : “Masmavi derin suları, ispari, istavrit, mavruşkil, komit yatağı. Hemen yanında ‘’Fega’’. Dikilitaş, ‘’Fok – Fok’’ ve Feneraltı. Çamlıklarla denizin kucaklaştığı, ‘’Deniz kızı – Ünye’nin’’ gerdanlığı. Mehtabın coştuğu, âlimler ve şâirler diyârı ‘’Topyanı’’. Asırlık telkazıkları ve dut ağaçları. Komşusu ‘’Adalı – Hacı İbrahim’in’’ burayı hazine avcılarından ve çıkarcılardan korumasının öyküleri nesilden nesile coşkuyla anlatılmaktadır.2

Geleni – gideni Türk geleneklerine uygun sevgi ve coşku ile karşılamış. Topyanı’nı herkese sevdirmiş. Sınırı 1 cm oynatmamış. Burunucu çocuklarının ‘’sek – sek ve top‘’ oynadığı, uçurtma uçurduğu, sevgi ve saygıyla yoğrulduğu, bıldırcın yatağı cennet Topyanı!2

Akıllının biri 1980 döneminde askerî helikopter pisti için burayı betonlamış ama bir helikopter bile inmemiş. Denizden çıkartılan ‘’top güllelerini’’ Celal Kocatoros’un çektiği öküz arabasında devlet adına el koyan şube başkanı acaba bunları nerede muhafaza etmektedir? Topyanı Ünye’de kollarını sıvamış kendi kurtuluşunu sağlayacak insanlarını özlüyor. Masrafsız ve kısa zamanda oluşabilecek bu gayret için haydi iş başına.”2

Tarihî coşku ve perspektiften, sahillerimizle barışık olmamız dileğiyle…

KAYNAKÇA :

1 İŞBİLİR, Yrd. Doç. Dr. Ömer – Savaş ve Bölgesel Ekonomi : İran Savaşlarında Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, İstanbul, sh. 19 – 40.

2 KAPICIOĞLU, Prof. Dr. Sait – Ünye ‘Topyanı’, 25 Ekim 2010 Pazar, Ünye Kent Gazetesi, http://www.unyekent.com/koseyazi/1760/unyetopyani

2 Yorum

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku