son haberler

“Çocuklara Oy Veriyorum”

Yayınlanma Tarihi: 6 Haziran 2015 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

Seçimler yaklaştıkça seçimin konuşulmadığı gün yok gibi.Toplumun her kesiminde ve her yerinde yaşanılan bireysel hayatlara veya ideolojilere göre “vatan kurtarılıyor”.Biz de adeti bozmadık,arkadaşlar arasında diğer seçimlere oranla sokakta sükunet havasının daha ağır olduğunu düşündüğüm seçim sürecini “irdelerken” değişim fikir ve yaklaşımlarla karşılaştık.Dikkat ederseniz “konuşurken” demedim “irdelerken” dedim.Bu sözcüğün bir ayırt ediliciliği var.Konuşmak;standart, günlük ve genel geçer bilgiler üzerinden öznel yorumlar sunarken irdelemek farklı bilgi kaynaklarından elde edilen bulguları karşılaştırarak neden-sonuç ilişkisine dayalı analiz etmeyi gerekli görür.Bu bağlamda, oy kullanmaya başladığım üniversitedeki ilk yıllarımdan bu yana aklımda gezen bir soruyu dayanamayıp arkadaşlara sordum:”TBMM’de şimdiye kadar çok siyah veya lacivert takım elbiseli hukukçu,avukat,doktor,iş adamı ve kadını,gazeteci,diş hekimi,emekli asker ve polis,öğretim üyesi,mühendis…gördük.Ön seçim bizim gibi ağır aksak demokrasilerde pek geçerli olmadığı için kendi milletvekillerimizi bile parti başkanlarının ve parti  yönetim kurullarının seçtiği süreçlerde TBMM’de renkli kişiliği,aykırılığı,farklılığı ve kalıpların dışında düşünebileceğimiz kişiliği ile gösterebileceğimiz milletvekili sayısı ne kadardır acaba?Örneğin 550 milletvekili adayı içersinde kaç sanatçı,şair,yazar,edebiyatçı,sosyolog,psikolog,sanat tarihçisi,felsefeci,işçi,emekçi,çiftçi,karikatürist,müzisyen,yönetmen…var?Arkadaşlardan çok değişik yanıtlar geldi bu ilginç soruya karşılık.Her parti kadına pozitif ayrımcılık yapmak için belki titiz davranıyordu.Ama aynı titizliği sanatı,edebiyatı,şiiri ve kültür adamlarını meclise taşımak için gösteriyor muydu?Bir şair büyüğüm “Ara da bul.Hem aşk siyasetten hayırlıdır.” diye yorum yapmıştı bu düşüncelerime.Edebiyat öğretmeni bir arkadaşım bana Yahya Kemal’in  taştir  de yazdığı Baki’nin bir beytiyle yanıt veriyordu:

“Biz müttekâ-yı zerkeş-i câha dayanmazız
Bâlîn-i bahtı cây-i mübâhât sanmazız”

           ( Biz makam ve mevkinin altın işlemeli yastığına dayanmayız. Baht yastığımızı bir övünme yeri olarak kullanmayız.Yalnız Allah’ın lütfunun büyüklüğüne ve sonsuzluğuna güveniriz.)

      Başka bir arkadaşım işi gırgıra alarak her meslekten kişinin mecliste nasıl olabileceğini bana soruyordu.Örneğin ayakkabıcı,limonatacı,kebapçı…Ona kalırsa benim mantığıma göre düşünürsek  onların mecliste olmaya hakları vardı.Hangi çeşitlilik ve aykırılık olacaktı mecliste.Mecliste roman havası oynatıp göbek atmayacağız.Bol bol şiir okuyup şiir dinletileri düzenlemeyeceğiz,konserler vermeyeceğiz,roman okumaları yapmayacağız tabi ki.Büyük paralar yatırarak,aracıların peşinde koşturarak sıra kapma döneminin yavaş yavaş kaybolmaya yüz tuttuğu bu dönemlerde farklı kimlik ve kişiliklerin meclise güzellik ve renklilik katacağına inanıyorum.

   Kültür ve edebiyat tarihimize baktığımızda sanatçı,yazar,şair… milletvekillerini özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında görüyoruz.Elbette bu, günler için olağan bir durum.Savaştan yeni çıkmış bir milletin meclisinden daha önce Osmanlı Devleti’nde milletvekilliği ve bürokratlık yapmış bu isimler ülkenin resmi ideolojisinin temsilcileri olarak görülüyordu.Kemalist milliyetçilik oturana kadar hem edebiyatçı ve kültür adamı kişiliği hem de siyasetçi kimliğini yan yana götürmek o gün için elzem görülüyordu.timeturk.com’da Mustafa Orman’ın yazısına baktığımda ilk ve ikinci meclislerdeki bu farklılık ve çeşitliliği görmek mümkün.Örneğin Yahya Kemal 1923’te Urfa’dan milletvekili idi.Faruk Nafiz’in milletvekili hayatı 1946’da başlamıştır.Ahmet Hamdi Tanpınar, 1942 yılında Maraş milletvekili olarak meclise girmiştir.Şair Arif Nihat Asya, 1950’de Seyhan milletvekili olarak meclise girmiştir.Selçuk Çıkla’nın Muhafazakar Düşünce dergisinin Yaz-Güz 2007 13-14 sayısındaki “Türk Edebiyatında Kanon ve İnkılap Kanonu” adlı makalesinin sonlarında yer alan listeye bakıldığında “Türk İnkılabının edebi ve kültürel neferlerinin” listesini görmek mümkündür.Örneğin  23 Nisan 1920’den 1950’ye kadar belirtilen listede bazı milletvekillerinin farklı dönemlerde tekrar seçilmesini de sayarsak  139 milletvekilinin 30 yıl kadar mecliste çalıştığını görebiliriz.Bunlar arasında Yakup Kadir Karaosmanoğlu,Halide Edip Adıvar,Mehmet Akif Ersoy,Hamdullah Suphi Tanrıöver,Ziya Gökalp,Ahmet Rasim,Falih Rıfkı Atay… sadece birkaçı.

Önümüzdeki pazar günü yapılacak milletvekili genel seçimlerinde yukarıda belirttiğim meslek ve uzmanlık dalında kendini geliştirmiş yazar,şair ve sanatçılar;bununla birlikte öğretmen,işçi,emekçi ve çiftçi gibi standart milletvekili profilinin dışında sayabileceğimiz adayları oturup tek tek inceledim.Partilerin bu konuda  ciddi bir programlarının olduğunu zannetmiyorum ama incelediğim partilerde az olsa bu konuyu etüt edildiğini görmek da mutlu edici,heveslendirici.Paralel oyunlar sinirleri gererken,tarih üzerinden hala partilerin ıy kaybetmesi beklenirken,kutsal ittifakların bizleri götüreceği kirli sonlara ilişkin tezler üretilirken,keselerin ağızları Refahyol hükümetinden hatırlayacağımız gibi iyice açılmışken,o ona sol kroşe o ona sağ aparkat atmaya hazırlanırken böyle bir durumu size sunmak ilginç ve etkileyici gelmeyebilir sizlere.Ama her değişimin getirdiği etkileyiciliği kültür,sanat  ve edebiyat üzerinden sağlamanın yolları neden denenmesin?HDP’nin açık listesi yayımlanmadığı için sizlere bilgi veremeyeceğim.Ancak Sırrı Süreyya Önder’in yönetmen olduğunu ve Düğün Dernek” filminde rol aldığını hepimiz biliyoruz.Suavi,Eşber Yağmurdereli ve Aydın Çubukçu gibi sanat ve kültür insanlarının aday gösterildiğini listeden görmek mümkün.Bunların yanında diğer üç büyük partinin milletvekili listelerinde yer alan ve bizim yukarıda belirttiğimiz “lacivert ve siyah” olmayan “renkli kişilik“lerin sayısını verebiliriz.Liste uzun olduğu için ancak sayılarını sizinle paylaşacağım:

RENKLİ KİŞİLİKLER AK PARTİ CHP MHP
1.Eğitmen-Eğitimci-Öğretmen(Öğretim görevlisi son zamanlarda akademik uzmanlaşmaya değer veren partilerin ana standart tercihi olduğu için buraya alınmadı.)

 

 

 

 

25

 

 

 

16

 

 

 

32

2.Yazar,şair,edebiyatçı,sanatçı,müzisyen… 3 1 1
3.Sosyolog-Psikolog 5
İşçi,Emekçi,Çiftçi 6 6 5
TOPLAM 39 23 38

 

Yazımızın  başlığı Necati Cumalı’nın  “Oy ” adlı şiirinden alınmıştır.Onlar oy vermiyorlar;fakat oy veren büyüklerinden bazen daha isabetli ve yapıcı oy kullanabiliyorlar büyük hayal evrenlerinde:”Coplara,namlulara bakıyorum/Kelepçeler,demir parmaklıklar/Kan lekelerine kentin alanlarında/Hep son,hep tükeniş,hep ölüm/Çocuklara oy veriyorum.”

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

30 Ocak 2017 okunma
XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür. Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

30 Kasım 2016 okunma
İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku