son haberler

Gökyay’da Ağlayan Adam…

Yayınlanma Tarihi: 23 Eylül 2016 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

O gün büyük bir öğretmen ve öğrenci topluluğun huzuruna 15 Temmuz fidanlarını anmak için çıktı adam…

Yerleşti kürsüye derin hüznün yanında büyük bir gururun temsilciğini omuzlarındaki özgürlük kuşlarıyla yüklenerek…

Sesi bazen çatallaşarak bazen de gür rüzgarlarda dalgalanan bayrakların sesine karışarak “bir hilal uğruna ne güneşlerin battığını” anlatmak istedi, yürekleri acılı ve hüzün dolu topluluğun yüreğine katarak kendisini…

Şiirin inceliğinde ve güzelliğinde gönlünü sevgiyle iyice inceltmiş ruhunu bırakıverdi salona bir bebeğin annesini özlemesi gibi…

Kalp atışları hızlandı bazen,bazen de delirdi duygularına gem vurmanın sırası değildi çünkü.Bazen de imgelere saldı kendini,biliyordu şiir hep insanın güzelliği içindi,bir bebeğin doğuş anında mutluluğu hatırlar gibi…

Konuşmalar dinledi.O menfur ve alçak geceyi hatırlatan görüntülerin eşliğinde yüzü biraz daha düştü.Kanın gölgesi damarlarını biraz daha burktu,sıkıştı vücudundaki bütün öfke seli…

Daha da hüzünlendi her sözcük gönül teline inceden inceye vurdukça.O biliyordu sözcükler insanın daha çok yaşaması içindi.Şiir ağlatabilirdi belki ama biliyordu ki şiir bir çocuğun sevincini yüreklere işlemek içindi…

Doldu gözleri yavaş yavaş fidanları isimleri o beyaz perdeden yavaş yavaş akarken.O alnı ak,yüreği berrak fidanların isimleri yavaş yavaş akarken perdeden onların huzurunda hissetti kendini,eğildi önlerinde büyüklerinin ellerini öpmeye eğilir gibi…

Yıllardır vatan ve millet sevdasını öğrencilerinin gönlüne nakşetmek için okuduğu o destansı şiire sesi daha da incelerek yenik düşebileceğini o güne kadar hiç düşünmezdi gönlü kırılgan bu adam…

Akmaya devam etti fidanların al yazılarla yazılmış isimleri beyaz perdeden.Yazılar akmaya devam ederken Gökyay’un şiirini okuyordu adam…Topluluğun gönlünde büyük bir vefa ve manevi güç oluşturmaya çalışırken giderek yumuşadı sözcükler ağzında, titrek titrek oldu sesi,gönlüne yenik düştü…

“İleri atılıp sellercesine,

Göğsünden vurulup tam ercesine,

Bir gül bahçesine girercesine,

Şu kara toprağa girenlerindir…”

 

Son dörtlüğe gelinde öğretmenlik hayatında ilk kez öğretmen arkadaşlarının ve öğrencilerinin karşısında yüreğinde büyüttüğü o hüzünlü türküyü tutamadı adam,akıttı gönüller bağına göz yaşlarını…

Salonda sessiz dinleyiş sanki ulu bir yasa dönüşmüştü.Kafasını kaldırdığında göz yaşları birikmiş gözler gördü.Aktıkça isimler beyaz perdeden ve müzik daha bir okşarken duygularını çatallaştı sesi iyiden iyiye…

Şehit düşmüş yiğidinin ardından acısını ve feryadını içine gömen anaları içinde hissedercesine bıraktı göz yaşlarını kürsüye doğru…

“Tarihin dilinden düşmez bu destan:

Nehirler gazidir, dağlar kahraman,

Her taşı bir yakut olan bu vatan,

Can verme sırrına erenlerindir…

 

Gökyay’ım ne yazsan ziyade değil,

Bu sevgi bir kuru ifade değil,

Sencileyin hasmı rüyada değil,

Topun namlısında görenlerindir…”

 

Her taşı yakut olan bu vatana” canını kurban edenlerin türküsünü haykırdıkça içindeki gür nehirler birden çocuk ağlamasına dönüşse de yüreğindeki sarsılmaz imanın ona emrettiği gibi “bu sevgi kuru bir ifade değil“di…

Kimi köşelerde titrek çenelerde ağlamaklı halleri gördü adam,kimi köşelerde göz yaşlarını tutamayan genç ve yaşlıları…

Şiir bittiğinde salonda bir alkış tufanı kopsa da asıl tufan içinde kopmaya devam ediyordu aslında.Şiirin hızlandırdığı bu tufanı insanı yaşatmaya evriltebilirse işte o zaman sarsılmaz yüreklerin arkasından gelebileceğini çok iyi biliyordu.”Yüreklerin toplu vurması” gerektiğini o çocuk gözlere anlatmanın ne demek olduğunu mısralara akan göz yaşlarından aldığı güçle kendine bir siper yapıyordu…

O gün ilk defa dışına ağladı adam.İçine ağlamanın ne demek olduğunu iyi bilirdi fakat dışarı bıraktığı göz yaşlarının şiirin hikmeti değil,o büyük şiirleri yaratan ay-yıldızlı fidanlar olduğunu düşündü…

İsmini merak ediyorsunuz şimdi.Onu da bu satıların yazarını tanıyanlar bulsun…

O zaman minnettarca gülümseyecek adam.Ay ve yıldızın gülümsemesi gibi…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

30 Ocak 2017 okunma
XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür. Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

30 Kasım 2016 okunma
İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku