Yayınlanma Tarihi: 26 Ağustos 2016 — okunma
Mehmet Zihni Efendi’nin hazırladığı “Meşahir-ün Nisa (Meşhur Kadınlar) Ansiklopedisi” 1878 yılında basılır. Farklı alanlarda ün kazanmış kadınlara ait biyografilerin yer aldığı bu eserde, Fitnat Hanım şâir olarak yer alır. Mehmet Zihni, onun eserlerinin basılıp yayınlanmamış olmasını, değer bilir insanların teessüfüne lâyık görür. Gerekçe olarak öne sürülen, o zamanlar kadın eserlerinin basılıp yayımlanmasının âdet olmamasını anlamlı bulmaz.10
Ahmet Mithat, 1908 yılında bir taşınma sırasında ortaya çıkan mektup dolu paketi oğluna vererek, bunu saklamasını ister. Ancak toplum hayatının Avrupa gibi olması halinde yayımlaması düşünülebilecek bu mektupların, gelecekte, edebiyat tarihi içinde yer alacağından söz eder. Oğul Galip Bey’in toparladığı bu mektupları, Hakkı Tarık US, 1948 yılında cep kitabı boyutlarında basar.
“Ahmet Mithat Efendi ile Şair Fitnat Hanım” adlı kitabın önsözünden başlayarak, mektup kahramanlarımızı Hakkı Tarık US’un dilinden biraz tanıyalım. “32 yaşında, boylu boslu, iri kemikli, geniş omuzlu, dinç bir erkek… On metre kadar bir bahçenin araladığı bir komşuları, Fitnat Hanım, Ahmet Mithat Efendi’yi yakıp yandırmaktadır. Fitnat Hanım, henüz 34 yaşında bir kadın, fakat yirmi yaşında görünen bir taze. Simaca, vücutça öyle güzel ki…”
İlk mektup Ahmet Mithat tarafından 18 Mart 1978 tarihinde yazılır. Mektubun ilk cümlesinin beni çok kıskandırdığını söylemeliyim. ‘’Biricik rüzgârım, zarafet sahibi yazarım, güzellik saçan şairim efendim’’ şeklinde başlayan yazının altı sayfa kadar süren devamındaki dili kolayca tahmin edebiliriz sanırım.
Şair Fitnat Hanım Ordulu Hazinedaroğlu ailesindendir. Babasının ölümünden sonra, Ethem Pertev Paşa’nın himayesinde divan şiiri, hat sanatı ve farklı diller öğrenir. Yaradılışındaki yetenek terbiye edilip beslenince, henüz on sekizine gelmeden, hocasının gazellerinin seviyesini aşan şiirler yazmaya başlar Fitnat. Kendi el yazması bir Kur’ân-ı Kerîm’i Bursa’da yaşadığı yıllarda Süleyman Nazif’e hediye ettiğini, bir dönem Sadaret mektupçu kaleminde ve Berlin elçilik kâtipliğinde çalıştığını biliyoruz.10
Edirne Hastanesindeki hizmetlerinden dolayı, Osmanlı kadınları adına Fitnat Hanım’ın bir İngiliz hanıma yazdığı mektup taslağı Ahmet Mithat’ın eline geçmiştir. Ardından gelen gelişmeler, aşkın doğurduğu gazeller arasında kendine yer bulur. Oturdukları evlerin arası birkaç metre olmasına rağmen mektupları Mithat’ın siyahî yardımcısı Mürsel Ağa getirip götürür. Bir gün Fitnat, Mithat’ın gözleri önünde, bahçede düşer ve ayak bileğini incitir. O kadar yakın olmasına rağmen ona dokunamamanın üzüntüsünü derinden hisseden Mithat şunları yazar: “Artık biz fikren de, hayalen de, cismen de birbirimizin olalım”.
Mithat, Fitnat’ın hemşire – birader kalalım sözlerine, her türlü güvensiz tavırlarına karşın vazgeçmez. Hem sahibim, hem kölem seslenişleri arasında Fitnat’ı göklere çıkarır. Yazdıklarından etkilenmeyecek kadın yoktur sanırım. Fitnat’ın da kaçacağı yer yoktur ve Ihlamur’da mülâkat dedikleri gizli buluşmalar başlar. Ihlamur artık sadece lamur (l’amour – aşk) olmuştur. Birbirlerine hitaplar, Mithat’ım ve Fitnat’ım biçimine dönüşür ve ”Fikir, kalem, zarafet, şairiyet cihetiyle en büyük erkeklere lâyık” Fitnat, Mithat’ın kollarındadır artık. Fitnat’ın cevabı ise yazdığı şiirdedir: “Gel seninle yanalım, Allah Aşkına.”
Fitnat Hanım’ın Mısır’dan misafirleri olduğu zamanlarda buluşmalar kesilir. Bir prensesin evlerini ziyaret edeceğinden söz eder Fitnat. 20 Mayıs 1978 tarihinde on sekiz saati beraber geçirdiklerini, kitapta yer alan son mektuptan anlıyoruz. “Son nefesimi de ‘Fitnat’ ismiyle teneffüs edeceğim” Mithat’ın son güzel sözleri olur.
Bu aşkı sonlandıran nedenin, yeni çıkmaya başlayan Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde basılan şiire Vakit Gazetesi’nde yazılan nazire – cevap şiirinde olduğunu söylüyor Hakkı Tarık US. Kadını zekâsı, eserleri, yetenekleri ile bir an bile ağızlarına almayanlar, yaşadığı aşkın içine iffet, işret, yâd sözcüklerini koyup aşağılamak için hemen kaleme sarılırlar. Sonuçta, yüzyılı aşan bir süre sonra okuyanları aşk üzerine yeniden düşündüren Fitnat ve Mithat’ın mektuplarıdır. Geride kalanlar için, hep birlikte Şair Fitnat Hanım’ın sesine kulak verelim. “Fitnat’ı gel eyleme divane, Allah Aşkına”10
Fıtnat Hanım’la ilgili derleme makalemizi Sayın Sıtkı CAN’ın “Ordu’lu Şair Fıtnat” adlı broşüründe yer alan “Hayatı ve Şiirleri”1 adlı bölüm ile sonlandıralım isterseniz (Hayatını, redaksiyonel düzeltme yapmadan metne sâdık kalarak yayımlıyorum).
FITNAT’IN HAYATI (1)
(1) Edebiyatımızdaki tanınmış Fıtnat, divan şairlerimizdendir. İstanbulludur. Zübide Fıtnat adile ün almıştır. Şeyhülislâm ebu İshakzade Esat efendinin kerimesidir. Meşhur ve matbu bir divanı vardır. 1194 te vefat etmiştir. (C. 2, 0smanlı Müellifleri, M. Tahir).
1294 basılan Mehmet Zihni’nin «Meşahirünnisa adlı eserinde Fıtnat, Şeyhülislâm Abdullah Vessaf efendi zade Mehmet Esat efendinin değil, Şeyhülislâm olan İsmail efendi zade Mehmet Esat efendinin kızıdır. İsmi Zübide olup birinci Abdulhamit devrinin ulamalarından Derviş efendinin ailesi idi. 1192 de Vessaf efendi zade Esat efendinin yerine Şeyhülislâm olan Mehmet Şerif efendinin hemşiresidir.
Fıtnat, Ordu’nun Aybastı nahiyesinden ve Canikli Haznedar zade Süleyman Paşanın sülâlesindendir. (2)
(2) Fıtnat, uzun zaman Trabzon Valiliğinde bulunmuş olan Haznedar zade Osman paşanın kethüdası Ahmet paşanın kızıdır. (Osmanlı Müellifleri Bursalı M. Tahir C. 2, sahife 376).
Fıtnat, Trabzon valisi Haznedar zade vezir Abdullah paşanın Kızıdır. (Son asır Türk şairleri C. 3. İbnülemin Mahmut Kemal.) Fıtnat, Trabzonda mütemadiyen valilikte şöhret kazanan Haznedar zade müteveffa Ahmet paşanın kerimesidir. (Meşahirünnisa, M. Zihni, tabı – 1294).
Sayın Mahmut GOLOĞLU ise “Trabzon Tarihi: Fetihten Kurtuluşa Kadar” adlı eserinin 170. sayfasında “Hazinedarzade Abdullah Paşanın, vali olarak Trabzona geldiği 1842 yılında kızı (Şair Fıtnat Hanım) dünyaya geldi.” demektedir.14
Bu mehazlarda birbirini tutmıyan ifadeler görülmekle beraber Fıtnat, Haznedar zadelerden vezir Abdullah paşanın kızı olduğu daha doğrudur. Ethem Pertev paşanın Trabzonda vezir Abdullah Paşaya intisabı ve kızına ders vermesi bunu göstermektedir. Bir aralık Bursada şairle tanışan Süleyman Nazif te İbnülemin M. Kemalin fikrini teyit etmektedir. (sh. 8)
Uzun zaman, Trabzon valiliğinde bulunmuş olan Haznedar zade Abdullah paşanın kızı olup (23 Şavval 1258) de Trabzonda doğdu. (1) Babasının Trabzondan ayrılışı üzerine 1261 de İstanbul’a geldi. Tahsil ve terbiyesine çok dikkat edildi. Ailesinin hali vaktı yerinde olması Fıtnat’a parlak bir istikbâl hazırlamış oldu. Rüştî mektebi muallimlerinden Fındık Hafız Efendiden Kuranı Kerim, hoca Lâtif efendiden Arabî ve Farisî, sabık Mısr mollası hoca Şakir Efendiden divanı hafız okudu. Erzurumlu Osman Efendiden de bir miktar rık’a hattile mukaddimei inşayi görmüşlerdir.
Devam edecek
08 Ocak 2016 / Ankara
KAYNAKÇA :
1 CAN, Sıtkı – Ordu’lu Şair Fıtnat – Hayatı ve Şiirleri, Ordu Halkevi Neşriyatından: 6, Halkevi D. T. Edebiyat Kolu Başkanı Gürses Basımevi, Ordu, 1939, 28 sayfa.
2 ŞERİFE Zübeyde Emetullah Fıtnat – Divân-ı Fıtnat, İşbu divân zerafet-i unvan Fıtnat (Tasvir-i Efkâr) matbaasında tab’ olmuştur. Fî 10 Muharrem sene 1286. University of Toronto Library, pdf format, 100 sayfa.
10 EREN, Nükhet – Fitnat ile Mithat’ın Aşk Mektupları, BİRGÜN, 13.07.2014 http://www.birgun.net/haber-detay/fitnat-ile-mithat-in-ask-mektuplari-65358.html
14 GOLOĞLU, Mahmut – Trabzon Tarihi: Fetihten Kurtuluşa Kadar – 1975, 307 sayfa.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.