Yayınlanma Tarihi: 18 Nisan 2015 — okunma
Hızlı ve bilinçsiz tüketim çağında kültür endüstrisinin oluşmaya başladığı günlerden günümüze kadar bakıldığında özellikle postmodern bilişim ve algılama süreçleri sanat ürünlerine bakışı da değiştirdi. Hızlı ve seri üreten beyin her yerde ve her zeminde böyle bir kültürün hem üreticisi hem de taşıyıcısı oldu. Geçen hafta 189 Sayfa’dan bahsederken Mungan’ın özellikle bu duruma dair eleştirisine söz açmamıştık. İnsanı felsefi ve kültürel anlamda derinleşmekten ve estetik eleştiriden alıkoyan ve onu yüzeyselliğin bataklığına iterek sığ yaşamlar ve deneyimler peşinde koşturan bu maddeci ve tüketime dayalı hazcı yaşam elbette ki edebiyata da yansıyacaktır. Günümüzün modern bireyleri ve özellikle gençler televizyon dizisi tadında kitapların kurmaca dünyasında kalıplaşmış evrenlerin dışına çıkmayarak aslında saati ve günü kurtarmaktan başka bir şey yapmıyorlar! Mungan’ın eleştirisi de bu meyanda:
“80’li yıllarda en parlak dönemini sürdüren haftalık ve aylık dergilerin iyice pekiştirdiği bu tutumun ardından gelen internet dalgası ve ona bağlı olarak gelişen “sosyal medya” bu eğilimi iyice güçlendirdi. Düşünceler, duygular gibi yazılar da adeta cümlelere daraldı, daraltıldı. Şiirlerin içinden “şık dizeler”,yazıların içinden “çarpıcı cümleler” cımbızlanıp ayıklanarak süslü çerçeveler içinde yaşamın görünene ve görünmeyen duvarlarına asılır oldu. Bu tutum, sözün bağlam ve bağıntı kaybını, birçok konu ve durumda sığlaşmayı, yüzeyselleşmeyi, zihnin tüm verimlerini fiyakalı deyişlere,”özlü ve güzel sözlere” indirgemek gibi bir yalınkatlığı getirdi beraberliğinde. Bunu yanı sıra, kalemi sağlam, yazısı işlek bilekler içinse sözü dolaştırmadan, laf kalabalığına boğmadan, kendi sözünün ve “belagatının” şehvetine kapılmadan düşündüklerini ifade etmenin değerini ,önemini hatırlattı ya da kestirmeden öğretti, diyelim.”
Yüzeysel düşünmek ve sığ estetik değerler oluşturarak sokak ağzıyla sanat peşinden koşmak bireyi ve bilinci geliştirmiyor ne yazık ki. Yaşam deneyimlerin özlü ve insanı olgunlaştıran yönünü okuyup anlamdan her eser görsel efektleriyle göz dolduran bir sinema filminin kısa süreli etkileyiciliğinden sonra giderek unutulmasına benziyor.
Mungan’ın paylaşımlarında belleği yormaya devam:
12.Küçükbaş insanlara her yerde rastlanır. Şairler, yazarlar, sanatçılar, aydınlar arasında niye olmasın. Çelebi olup geçelim, işimize bakalım.
13.Edebiyatçı dediğin hiçbir zaman çıtasını yanından ayırmayacak, boyunun ve metninin ölçüsünü başkalarına aldırmayacak.
14.Klişeler anlatmaz, yalnızca sıkar.
15.”Futboldaki en önemli şey gol değil pastır. Çünkü pas takımın geri kalanını da oyuna dahil eder.”
16.Edebiyat başka hayatları deneme fırsatıdır.
17.Dilbilgisi kuralları yerçekimi yasası gibidir; has edebiyatçılar dilin trapezcileri ve astronotları,yüksek atlamacılar,rekor kırıcılar ise erik ağacına çıkıp anda üzüm yemeyi bilenlerdir.
18.Tiz-reftar olanın payine damen dolaşır
Erişir menzil-i maksuda aheste giden”(Edirneli Hatemi)
19.Vahşete son çağrı. Çağın adı bu, adımları bu. Gerisi bu çağrıya uyup uymamaya kalmış. Nerede olursan ol; neye, nereye saklanmış olursan ol, sana kalmış.
20.Hayata karşı adaletle kazanılmış bir başarıdan söz edebiliyor muyuz; bence önemli olan budur.
21.Oysa birçok kişi hayallerinin belirsiz ufkuna değil, doların, euronun günlük kurunu bildiren panolara bakar gibi; içine doğdukları çiğ gerçeklerin, genel geçer kuralların ham ve zalimane işleyişine çok erken yaşta teslim ederler benliklerini.
22.Başkalarını bilmem ama ben,okuduğumda beni heyecanlandıran,şaşırtan,,hayran bırakan;daha önemlisi bir yazar olarak bende yeni şeyler yazma arzusu,hevesi;yeni esinler,taze hayaller,başlangıçlar,ümitler uyandıran yazara,iyi yazar derim.