Yayınlanma Tarihi: 25 Ocak 2024 — okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim.
Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe ilçesinden olduğumu söyleyince Sayın Başkan Halil Kalaycı “Sakin şehirdensiniz yani” demişti. Ben seyahatin verdiği yorgunluk ve yabancılığın verdiği ruh haliyle sadece “evet” cevabı verebilmiştim.
Halil Kalaycı Beyefendi ile sohbetin ardından Ayvacık’a ait bazı çalışmalar yapıp eve döndüğümden “Sakin şehirdensiniz yani” sözleri rastgele söylenmiş sözler değil de bir şuuraltı yansıması gibi geldi. Öyle ya bulunduğum ilçeyi başka bir sıfatıyla değil de “Sakin Şehir” olma vasfıyla anılması sıradan bir şey olmamalı diye düşündüm.
Hele bu soru bir belediye başkanı tarafından sorulmuşsa bu kavram ile ilgili bayağı düşünülmüş olabilir. Ben; acaba Sayın Başkan Halil Kalaycı Bey Ayvacık’ı sakin şehirler statüsüne sokabilir miyiz diye düşündüğünü, bunun için planlar bile yapmış olabileceğini geçirdim içimden. Tabii bu bir tahmindi. Ancak niye olmasın ki?
Ben ülkenin sakin şehir olarak bilinen ilçelerinden biriyim. Haliyle “Sakin Şehir” hakkında kulaktan dolma da olsa malumatım var. Çok ile bu unvana sahip olmak isteyebilir. Bu istekleri son terece tabii olduğu gibi şartlar elverirse müracaat edilmesi elzem bir hal alır.
Sakin şehir unvanı almak için kısaca “Bireylerin birbiriyle iletişim kurabildiği, sosyalleşebildiği, kendi kendine yetebilen, sürdürülebilir olan, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, doğasına, kültürüne ve göreneklerine sahip çıkan, altyapı sorunları olmayan, nüfusu 50.000’den az olan kentler” aday olabiliyor.
Bir Perşembeli olarak sakin şehir statüsünün sosyal, kültürel ve ekonomik katkıların farkındayım. Sırf bu özelliğinden dolayı başka ilçe ve illerden ilçemizi görmeye gelenler oluyor. Bu da ilçemize katkı sağlıyor.
Peki, Ayvacık Sakin Şehir olabilir mi?
Neden olmasın!
Öncelikle coğrafi özellikleri nadir bulunan bir güzellikte. Şimdi bu tarafını uzun uzun yamak zaman alacak. Ülkemizin en güzel yerlerinden biri. Nüfus ise şartlara uygun. Ulaşıma mani bir durum yok. Tarihi 8 bin yıl öncelerine kadar dayanıyor. Coğrafyasının verdiği zorluklar ekonomisini sınırlı hale koysa da yerleşim yerlerinin iç içe olmamasından dolayı ferah bir ilçe.
İlçede sağlık kuruluşları ve okullar mevcuda cevap verebiliyor. Müşkülatlı hallerde Çarşamba ve Samsun çok uzağında olmayan bir yer. Her ne kadar iki ünlü barajı insan ihtiyaç için yapılmışsa da etrafa güzellik katıyor. Kızlar Kalesi başlı başına tarih.
Yeniköy Mahalle Camii, Çamalan Mahalle Ulubelen Camii, Ardıç Mahalle Camii, Ortaköy Camii, Kabaklık Camii, Kabaklık Tacalan Camii bulundukları yerin maneviyat bekçileri. Müminlerin alınlarının secdeye gitmesinden öteye “Biz buraların ruhunu temsil ediyoruz” dercesine “Sessiz Tebliğ” vazifesini ifa ediyorlar.
Keşkek, Yufka Havucu, Elma Pekmezi, Toraman Ekmeği, Süzme Yoğurt gibi ananevi yiyeceklerin yanında; kaldırık turşusu, kavurması ve dolması, tabii mantarlar, mısır ekmeği, pancar dolması, pancar çorbası, fasulye turşusu, kuru fasulye, kırçan kavurması ve turşusu, fındık mantarı kavurması, barajlarında yetişen yayın balığı ilçeye has lezzetlerdendir. Bunun yanı sıra Tabii elma pekmezi ve benzeri bazı mamuller ilçe sınırları dışına bile gönderilmektedir. Başta “Cecim kilim” olmak üzere el sanatları, mesire alanları, Kirazlık Adası, irili ufaklı şelaleler ilçenin kültürel yapısının yıllarca korunduğunun ve yaşatıldığının bire göstergesi.
Bütün bunlardan daha mühimi insanlarının “Gönül sahibi” olması…
Siz gönül nedir bilir misiniz?
Bir gün Ayvacık’a gidin görürsünüz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.