Yayınlanma Tarihi: 4 Ocak 2024 — okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu.
Yazın terleten sıcaklığı yerini serin bir havaya bırakmıştı. Böyle bir zamanda yolum Çatalpınar ilçesine düştü.
Şehri dolaştım bir zaman. Daha önce edindiğim bilgileri de yanım taşıyarak dolaştım sokaklarını.
Çok önceleri bir nevi buluşma yeriymiş burası. Fatsa ve Aybastı ilçelerinden gelen kişilerin uğrak yeriymiş. Burada birbirlerine rastlaşmış. Karadenizliler bilir. Birbirimize çattık diye bir söz vardır. Yani plansız karşılaşmanın bir tanımıdır. Ondan dolayı “Çatak” ismini almış.
Uzun süren bu kavuşmalar buranın daimi bir yerleşim yeri olmasına vesile olmuş. Daha sonra belde olarak yönetilmiş bir ara. Bazı düzenlemelerin ardından ilçe olmuş.
Bolaman ve Keş ırmağı bir çatal gibi birleşerek aralarına almışlar Çatalpınar’ı. Ve birleşen bu kollar kavuştukları yerden selamını götürmüşler Karadeniz’e.
O iki kol her ne kadar sınırları çizmiş olmasa da şehir merkezini bir araya toplamış.
İlk defa ayak bastığım bu şehri biraz dolaştıktan sonra Şehit Onur Tiken ÇPAL’ye uğradım. Daha sonra Çatalpınar İlçe Kütüphanesine uğradım. Ardından yürüdüm bu cüssesi küçük gönlü büyük olan ilçeyi.
Zaten çok kısa bir süre içinde aynı yere geliyor insan. Sokaklarda yürürken işyeri önlerinde oturan kişilere rastladım. Kiminin yüzünde yılların yorgunluğu, kimi belki torunları için taşıdığı umutları var. Her insan bir dünya…
Bir yer hakkında en öz ve en doğru bilgi çay ocakları olur. Ben de bir çay ocağına gidip hem biraz dinlenir hem de bazı vatandaşlarla sohbet ederim diye gezinirken yolumun üzerinde “İsli Demlik Çay Evi” yazan yerden içeri girdim. İçeride bazı vatandaşlar vardı. Kimisi bazı yerel ifadeler kullanırken yabancı olduğum için bana baktılar. Hatta “Sef” kelimesini kullanan biri için bana “Burada bazı kelimeler duyabilirsiniz” diye açıklama bile yapıldı. Hatta müesse sahi Bekir Güney; bana “Böyle kelimeler duyabilirsiniz” şeklinde açıklamada bulundu.
Bir Karadenizli olarak bölgeye has kelimeleri duymuşluğum var. Bizim buralarda “sef” kelimesini bilmeyen yoktur. Çünkü bizim sef işimiz olmaz.
Daha sonra merkezde bir camiye gittim. Namaz bitiminde İmam Efendi benim yabancı olduğumu anladığından “ilçemize hoş geldiniz” dedi. Ayaküstü sohbet ettik. Şadırvanda abdest alırken biri de bana “Şurası sıcak akar” diye yardım etti.
Son olarak şehri bir de yüksek yerden göreyim istedim. Şehri Kabataş yoluna bağlayan yüksek bir yerden seyrettim. Aklıma Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” diyordu. Ben de Sana yüksek bir yerden baktım Çatalpınar. Kim bilir içinde neler var. Buradan bakınca sadece sınırların görünüyor. Ancak her insanın sınırları dünyadan fazladır.
Ve ilk defa uğradığım bu ilçeden sessiz sedasız ayrıldım. Ancak hem hafızama hem de hatıralarıma bir çentik daha atmış oldum.
Kısmetse yine görüşürüz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.