son haberler

Dik Durmak Dikleşmek

Yayınlanma Tarihi: 16 Eylül 2015 okunma

Ahmet ALTUN bizimahmet52@hotmail.com

Sayın Cumhurbaşkanı dik durmak ama dikleşmemek sözünü hiç dilinden düşürmüyor. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre dik iki ayrı mecaz anlamda kullanılıyor. Birincisi ters, aksi söz diğeri de kaba, yersiz davranış. Dik bakış, dik kafa sözleri de bu anlamlardan deyimleşmiş. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı dik durma sözüne inanç ve inatla duygu, düşünce ve icraatların savunulması anlamlarını yüklüyor. Dikleşmeyi de meydan okuma olarak veriyor. Yani diyor ki inandığını inatla savun ama kimseye ters tutum içine girme.

Demokrat olmanın gereği de budur. Dayatmayla, zorla ve ters davranışlarla başkalarına hükmetmek antidemokratlıktır. Her demokrat ya ben doğru düşünmüyorsam, hatalıysam duygusu içinde olmayı başarabilmelidir. O zaman uzlaşma kolaylaşır. Demokrasi onun için var zaten. Uzlaşma kültürü demokrasinin temelidir.

7 Haziran seçimleri sonrası millet uzlaşma istedi. Yani demokrasinin gereğini istedi. Ama millî iradeye saygılıyım dedikleri halde bütün partiler ilkeleriyle dik durdu. Sonuç yok, uzlaşma çıkmadı. Demek ki dik durmak ister istemez dikleşmeye gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanının yukarıda açıkladığım dik sözcüğüne yüklediği anlamı sanırım sözlüğe bu yüzden yazmadılar.

MHP lideri Sayın Bahçeli dik durdu, hükümet olmak istemediğini açıkladı ve sürekli iktidar partisini suçladı. Sonuçta dik duracağım diye dikleşti. Oysa yıllar önce 3 milletvekiliyle koalisyon hükümetlerinin beyni olan bir başbuğu vardı. O sürekli iktidarda olarak devletin içinde söz sahibi olmayı, milletin doğrularını etkili ve yetkili olarak savunmayı tercih etmişti. Sayın Bahçeli onun bu icraatını göz ardı etti ve Başbuğun oğlunu kaybetti.

Demokrasimiz bu yüzden sağlıklı yürüyemiyor. Hep benim doğrularım kabul görecek, hep benim türkülerim söylenecek diyenimiz çok maalesef! Kabahat kürk olsa giyen de yok! Onun için ülkemizde kitle partisi oluşamıyor. Yetkili kadrolar hep kendi türkülerini dinletmek istiyorlar. Kadro partilerinin ömrü de ya uzun olmuyor ya da memlekete hizmet etmekte yetersiz kalıyorlar bu nedenle.

Ülkemizin en büyük ihtiyacı kitle partisi, üyelerinin oy çokluğunun talebine göre hareket eder ve millî iradeyi tecelli ettirir. Herkes etiketine bakmadan dinlenir. Makam-mevki-gelir paylaşımları kitlelerin dileği hiçe sayılarak kadroların keyfi tasarruflarına bırakılmaz. Böylece devletin kilit noktalarına sızmalar da önlenir.

Devletin en kritik noktalarına sinsice sızmalar belli örgütlenmelerle köşebaşı kadrolarına nüfuz etme yoluyla olmadı mı tarih boyunca?

Demokrasi dik durmayı değil halkın önünde eğilmeyi, yani halkın sesi olmayı gerektirir. Dik dur eğilme, bu millet seninle diyebilmek gerçekten halkın sesi olabilmeye bağlı. Halk iradesini köşebaşı kadrolarının iradesine vererek dik durmak demokrasiye uymaz! Bütün partilerin halkın sesini dinleyebilme gücü kazanması dileğimle…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KAZMA KÜREK HAZIR OLSUN

28 Şubat 2020 okunma
Suriye- İdlib’de rejim güçleri Rusya’nın desteğiyle sivillerin üstüne bomba yağdırıyor. Halbuki Rusya, İran ve Türkiye anlaşmışlar orayı güvenli bölge ilan etmişlerdi. Onca uyarılara rağmen sivil kanı akmaya devam ediyor. Rusya sözünde durmuyor.... Devamını Oku

Ah Şu Kapitalizm

31 Ocak 2020 okunma
Rusya’nın dağılmasından sonra Dünya kapitalizmin acımasız kuralları içinde savaşmaktadır. Amerika’nın başını çektiği bu düzen vahşiliğini her yerde her alanda göstermektedir. Artık uygarlık, medeniyet, insan hakları gibi kavramlar malesef tarihin... Devamını Oku

Sana Dua Ediyorum 2020

31 Aralık 2019 okunma
O kadar çok sorunlarla yeni yıla giriyoruz ki dua etmekten başka çaremiz yok. Şayet yeni yılın sonunda başımızdaki sorunların yarısından dahi kurtulmuş olsak bunu mutluluk vesilesi sayarım.  Hadi ondan da vazgeçtim mevcut olana yenileri eklenmesin diye dua... Devamını Oku

Ya Tutarsa…!

29 Kasım 2019 okunma
3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Hükümet yeni vaadlerde bulunacak, çeşitli kişi, kurum, kuruluşlar gönül alıcı mesajlar yayımlayacaktır. Tabiki 4 Aralık günü hayaller yerini gerçek yaşama bırakacaktır. Ben... Devamını Oku

Ses Ver Hanım Abla

13 Kasım 2019 okunma
Kasım ayında olmamıza rağmen bahar havası yaşıyoruz. Sabah akşam serin, geceler ise ayaz geçiyor. Ben de yaz aylarında yazmam gereken yazıyı Kasım ayının bu sıcak günlerinde yazmaya karar verdim. Yazılı ve görsel medyada kadın tacizi, kadına şiddet... Devamını Oku

Harekat Değil Bu Bir Savaş!

25 Ekim 2019 okunma
Hükümet açıklamalarında Suriye’deki fiili durumun savaşa değil terör harekatı veya operasyınu dese de yaşananlara bakınca aynı fikirde olmadığımı belirtmek istiyorum. Görünürde Kuzey Suriye’de operasyondayız ama aynı zamanda Amerika-Rusya İran-Avrupa... Devamını Oku

Ayağınızı Denk Alın!

9 Ekim 2019 okunma
6 Temmuz tarihli “İKİNCİ YARI ZOR GEÇECEK” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Gerçekten de zor geçiyor. Karadeniz Bölgesi’nde hala fındık parasının gölgesi devam ediyor. Ancak son üç ayda onun da etkisi ortadan kalacağı için biraz daha... Devamını Oku

Bayram Müjdeleri

9 Ağustos 2019 okunma
Tabiki ben ekonomi uzmanı değilim ama bu alandaki bazı hassas alanları gayet iyi biliyorum. Öncelikle bütün sektörlerde göstergeler negatif olsa da bankacılık sektörü ayaktaysa biraz dikkatle işler düzelir demektir. İkinci sırada ise inşaat sektörü gelir,... Devamını Oku

ABD’den Yar Olmaz!

31 Temmuz 2019 okunma
Türkiye, Suriye krizi başladığından bugüne kadar sözüm ona stratejik ortağımız ABD ile görüşüyor, çeşitli kararlar alınıyor, sözler veriliyor. Ancak ABD Türkiye’nin yararına olan hiçbir konuda alınan kararlara  uymamış, verilen sözleri... Devamını Oku

İkinci Yarı Zor Geçecek

6 Temmuz 2019 okunma
Temmuz ayı ile birlikte yılın ikinci devresini yaşamaya başladık. İlk altı ayı yerel seçim kampanyalarıyla geçirdik. Bitii gitti ama bu yılın ikinci devresi çok zor ve çetin geçecek. Öncelikle ekonomik sıkıntılar; başta esnaf kardeşlerimiz olmak üzere... Devamını Oku