Yayınlanma Tarihi: 22 Aralık 2023 — okunma
Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır.
Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de…
Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir içecektir. Ancak en güzel çaylar çay ocakları veya çayevi denilen yerlerde içilir.
Çay hakkında çok şey söylenir ancak biz şimdi çayevinden bahsedeceğiz.
Resmi takvimlere göre yılın son ayı olan aralık ayı ortalarında yolum Ordu’nun Çatalpınar ilçesine düştü. Daha doğrusu bilerek ziyaret ettim bu mütevazı ilçeyi. Bazı yerlerde görüşmeler yaptıktan sonra bir çay ocağına uğrayıp; hem halkın arasında bulunmak, hem de kendimle baş başa kalmak istedim.
Bu duygularla Çatalpınar sokaklarında dolaşırken bir de ne göreyim? Karşımda “İsli Demlik Çayevi” yazan bir tabela var. Hakikaten çok dikkat çeken bir isimdi. Hiç tereddüt etmeden içeri girdim.
Müsait bir yer bulup oturdum ve ocakta bulunan kişiye çay içmek istediğimi söyledim. Çok kısa sürede yanıma sıcak ve çok taze bir çay geldi.
Bulunduğum yerde yabancı olduğum hemen hemen belliydi. Ancak biraz süre geçmeden toplu bir muhabbetin içine girmek olmuyordu hemen. Önümdeki o “bize” has ince belli çay bardağındaki çay yarılanmış olduğu zamana kadar bekledim. Sonra mekânda bulunanlarla aramızda samimi bir sohbet gelişti.
Bir yandan misafir olduğum için, bir yandan emekli bir öğretmen olmam ve bir yandan da yaşıma hürmeten saygı çerçevesinde içten bir sohbetin içinde buldum kendimi.
Önce kendimi tanıttım. Daha sonra benim de tanıyabileceğim isimler soruldu bana. Daha sonra muhtelif konularda konuşmaya başladık. Ben ilçe ile ilgili sorular soruyordum. Malum oradan ayrıldıktan sonra kaleme alacağım bir şeylerin olması gerekiyordu.
Zaman ilerledikçe benim çaylar tazeleniyordu. Artık oralı gibi hissetmeye başladım kendimi. Daha sonra isminin Bekir Güney olduğunu öğrendiğim işletme sahibi ile samimi bir sohbet başladı aramızda. Bu arada orada bulunan ve ismini sormaya unuttuğum ve o ilçede esnaflık yapan bir kişi de sohbetimizin önemli bir tarafıydı.
Mütevazı bir çay ocağında yakın tarihe ait mühim konuşmalar gerçekleşti. Sohbet konusu bir ara o kadar üst seviyeye çıktı ki kendimi açık oturum programında sandım bir ara. Bazı vatandaşlar da kendi yöresel kelimelerle konuşması sohbete ayrı bir renk kattı.
Sadece bir iki çay içecek zaman kadar kalmayı düşündüğüm İsli Demlik Çayevinde neredeyse çıkasım gelmedi.
Bekir Güney konuşmalarıyla hatırı sayılır bir kültüre sahip olduğunu hissettirdi bize. Sakin olduğu kadar derin bir bilgiye sahip olduğu anlaşılıyordu. Ancak imkânlar ve coğrafya onu bu topraklar üzerinde yaşamaya “mecbur” etmiş bir bakıma. İçimden “Bazı insanlara imkân sağlansa bulunduğu yere ve ülkeye çok faydalı kişiler olacağını” düşündüm. Ancak bir hakikat vardı o da insanlar an itibariyle bulundukları şartlarda yaşıyorlardı.
Bir eğitimci olarak orada üzüldüğüm tek şey bir vatandaşın öğretmenlerinden bazılarına “Hakkımı helal etmiyorum onlara” demesiydi. Ne yalan söyleyeyim vatandaş haklıydı. İnsanın ardından böyle bir şey söyletmesi ne hazin şey. Muhtemel o kişiler için diğer öğrencileri de öyle söylüyor olabilir. Yani “Hakkımı helal etmiyorum” diyen vatandaş haklıydı bence.
Çaylarımı içip kalktığımda beni hatırlı bir misafir gibi yol ettiler. Ancak oraya bir daha gelirsem bu sefer içeceğim çayların ücretini önceden ödeyeceğim. Sonra insan mahcup hissediyor kendini.
Bekir Güney Bey’e verdiği bilgiler ve samimi davranışlarından dolayı çok teşekkür ederim. İşleri bereketli olsun inşallah.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.