Yayınlanma Tarihi: 30 Mayıs 2015 — okunma
XXVI.
Etrafımızdaki insani yığında derinlik aramak,beynimizi neredeyse donduran günlük kısır döngünün arasında iğneyle şiir kazmanın ötesine geçiyor bazen.Girift ve paradoks olanın egemenliğinde “söylesem çaresi yok,sussam gönül razı değil” mantığına bürünen bir çekinceler ve korku algısı günden güne yavan tablolar oluşturuyor.Malum,bayrak ve slogan particiliği ne kadar sığ ve bağımlı bakış açısını yansıtıyorsa bu durumu genele vurduğumuzda insanların oluşturduğu algı çemberinde küçük partlar halinde download edilen özlerimiz de sığlıkta boğuluyor.Mungan’ın dediği gibi “ya içindesin çemberin ya da içinde yer alacaksın” seçimlemesi bile ikiden öte sığlığı çağrıştırmıyor mu?Şiir kalıpları seçmede bireyi özgür mi bırakacak yoksa kalıpların dışında nice seçimler mi yaratacak?Aklıma hemen Fuat Çiftçi’den “eleştirel bir günlük” geliyor:“Şiir,derinliklerinin görülmesini ister ve bunu imgelerle anımsatır.Şiir olmasa hazlar kururdu.”
Günlük kısır ve fotokopi magazin uyuşturuculardan zaman bulup bakış,bilgi,algı derinliği ile estetik derinlik kazanamayan haklın adına FAİZSİZ BANKACILIK denir.
XXVII.
Aşk kaos yaratır bazen.Çünkü devrime ihtiyacı vardır yeni bir yürek için.Bayrağı senin gözlerin,marşı dudaklarında çocuk türküsü.“Aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir.”
XXVIII.
MEDLİ ELİF KADAR İNSAN VEZNİ
1.Her şey bir Elif miktarı nefes alıyor şiiri vezne uydurup
2.Sen üç yaşta insanın veznesinden sıyrılan anne kuşlarının sevgi veznindeki diğer adısın.Sevginin ve Elif’in hakkı üçtür.Çocuk dilinde Allah kıskanmasın.
3.Üç, sensizlik çok güç olurdu. Şimdi bazen bu kadar kalp bu kadar Elif’i sığdıramıyor gazele amma,güzele ancak dosdoğru incelik yaraşır.
XXIX.
Bütün siyasi ve ekonomik rantçıların,ikbal peşinde koşan etekçilerin,insanı aldatan küçük ufukluların suratına şiir vurulur:”Ölçü,insanda görünmektir.”
XXX.
MEDLİ ELİF KADAR İNSAN VEZNİ-2
1.Küresel yalnızlık uzaklaştırıyor senin bendeki masal uzunluğunu
2.Anlamların ötesinde sadece plastik imgeler var.
3.Üç yaş sana sanal resimler taşıyor,adımlarını gölgede gizle karanlık vezinler çekmez şiiri…
XXXI.
Fuat Çiftçi’den Karşı Gözetim-Eleştirel Günlükler(4)’ten:
180.İçinde yaşadığın edebi hastane,yıkıntılar altında kalmış ve ağır yaralı bir sürü kitabın arasında.
(İnsanlığın kaleleri bir bir çökerken şiir edebi hastanede.Farklı okumalar sunan bu cümlenin altından kalkmak için büyük bir sarsıntıya ihtiyacım var.Şiir de zaten bu sarsıntının peşinden gelen dalgalar yumağı değil mi.Yıkıntılar altında kalan şiir kitaplarına acele sömürü ve vahşet kokmayan,gölgelerden çekilmiş imgeler aranıyor.Kan vermek isteyenlerin kendisine başvurması yaralı olur.)
XXXII.
Fuat Çiftçi’den Karşı Gözetim-Eleştirel Günlükler(4)’ten:
125.Fotoğrafın tasarlanmış anlamları ardında imge sadece savdır;şiir tasarlanamaz,kurumsal,maddeci kullanımın uzağında,nesneleri asla transkripsiyon yoluyla kaydetmez.ŞİİR,YOKSUL SEMTLERE AİTTİR!(Buna küçük İskender yanıt verse kabalık etmiş olur muyum acaba?
“İnsan kavgasıyla uzun ve mutlu yaşar
Kelebeklerin ömrü hepimize yeter zaten“(Ali kitabından)
XXXIII.
Şiirsel bir kaos önerisi aşağıdaki gibidir:
LİRİK SERSERİ:Ahmet Arif gibi ücret mukabili ama etkili ve garantili aşk mektupları yazan aşk sızısına denir.(“Gelgelelim, yıllar sonra ortaya çıkan,belki de yazdığı en güzel aşk mektupları “etkili” olmuş ama “garantili” olamamış,onu Leyla Erbil ile ortak bir hayat çizgisinde buluşturmaya yetmemiş.“(Tahir ABACI)
XXXIV.
Evinizin en nadide köşesine şiir önerisi.Lütfen durup her beraber okuyun ve uzunca sarılın birbirinize.Biz sarıldık, şiir de bize sarıldı:
“Kimse kimseye bağırmasın yapmasın bunu kimse kimseye
Babam anneme bağırmasın annem bana bağırmasın
Ben kuşa bağırmayayım kimse kimseye bağırmasın
Allah’ı rüyamda gördüm ben valla bak çok ışıklıydı
Uyandım sonra dedim baba anneme bağırma
Ben Allah’ı gördüm rüyamda bana hiç bağırmadı
Bir sürü bira içmiştim oysa yine de bana bağırmadı
Ali Hasan’la Hüseyin’e hiç bağırmamıştır kesin
Peygamber hiç bağırmamıştır kesin çocuklarına
Kimse kimseye bağırmasın yapmasın bunu kimse kimseye
Kulaklarım ağrıyor kulaklarım ağrıyor kulaklarım ağrıyor
Kimse kimseye bağırmasın ben kimseye bağırmayayım
Bağırmak tedavülden kalksın..”(Ali Lidar)