Yayınlanma Tarihi: 27 Kasım 2023 — okunma
Emekli olduktan sonra eğitim camiasından kopmamak için belirli aralıklarla okul ziyaretleri yaparım. Bir eğitim-öğretim dönemi içinde her okulu en az bir defa ziyaret eder, yeni arkadaşlarla da tanışırım. Kültürel faaliyetlerim devam ettiği için de onlardan istifade ederim.
Bu arada ziyaretlerimde okul türü seçmem. Milli Eğitime bağlı bütün kurumları ziyaret ederim. Okulların yaptığı çalışmalardan bana yol gösterecek olan bir şey varsa onlardan örnek alırım.
Bir gün yolum Ünye Şehit Cemal Mutlu İlkokulu’na düştü. Görev yaptığım yıllarda da ziyaret ettiğim bu okula emekli olduktan sonra da uğramayı planlamıştım.
Okul Müdürü daha önce de tanıdığım Şenol Aktaş idi. Bu okula geldikten sonra hiç görüşmemiştim. Bir “Hayırlı olsun” ziyareti yapmayı uygun gördüm.
Okul Müdürü Sayın Şenol Aktaş Beyefendi mesleğinin dışında kültürel olarak da kendini yetiştirmeye gayret eden biriydi. Yalnızca işiyle meşgul değil, işine ve mesleğine yardımcı olacak her bilgiden faydalanan yanı vardı. Milli değerlere sahip çıkan, kültürel çalışmaları elinden geldiğince takip eden, okuyan, en önemlisi de düşünen biriydi. Yani günümüzde az bulunan eğitimcilerdendi.
Ziyaretim görev başındayken olduğundan, fazla meşgul etmemek için mümkün olan en kısa süre kalıyordum yanında. Bu kısa süre içinde bile olsa tecrübelerinden faydalanıyordum. Her ne kadar emekli olsam da bazı veliler bana “Sen eski öğretmensin, bizim çocuk için ne yapmasını tavsiye edersin” sorusuna muhatap oluyor; bunun için de eğitimden kopmak istemiyordum. Yaşadığımız süre faydalı olmak bir öğretmen için gönül vazifesiydi.
Şehit Cemal Mutlu İlkokulu Ünye merkezine uzak sayılabilecek bir yerde. Öğrenciler, okul paydosundan sonra; bulunduğu mahalleyi terk etmeyen, sosyal yönden gelişimini ancak okula giderek tamamlamaya çalışan kişilerdi. Hele kısa günlerde bir bölgeye sıkışıp kalıyorlardı. Bu durumu da göz önüne alırsak derslerin dışında bazı faaliyetlerin yapılması öğrenciler için çok önemliydi.
Okul Müdürü Şenol Aktaş Beyefendi de bunu biliyordu. Değil sadece öğrencilerin durumunu, çalışanlar ve veliler hakkında da bilgiye sahipti. Kısaca eğitim camiamızın önemli idarecilerinden biriydi. Bu açıdan bakıldığında Şenol Aktaş hem bulunduğu bölge hem de Ünye için önemli bir değerdi.
Elbette üstesinden gelemeyeceği şeyler olabilirdi. Mazeret üretmeyen yapısı ile bazı problemlerin üstesinden gelmesine yetiyordu. Ancak yetkililerin; şehrin uzağında, sosyokültürel yapısı farklı yerlerde bulunan okullara daha önem vermesi, buralarda bulunan okul idarecilerini yalnız bırakmaması gerekmektedir.
Okul da, bölge de, ilçe de dahası ülke de bizim. Böyle ücra yerlerdeki “okullar”, yetkililer tarafından daha çok dikkate alınmalı. Oradaki öğrenci ve velilere devletin ellerinin ne kadar müşfik olduğu gösterilmelidir. Dert bizimse, derman da bizden olması lazım. Yoksa “Herkes kendi başının çaresine baksın” anlayışı ile bir ilerleme kaydedilmez.
Bu hislerle Okul Müdürü Sayın Şenol Aktaş Bey ve mesai arkadaşlarına başarılar dilerim. Eski bir eğitimci olarak bilirim ki orada bulunan herkes elinden gelenden fazlasını yapmaktadır. Yetkililerden de oralara daha çok ehemmiyet vermesini istirham ederim. Bu ülkenin temel taşı eğitimcilerdir. Ondan dolayı her ferdimiz bizim için mühimdir. Büyüklerimizin kimseye “üvey evlat” muamelesi yapacağını düşünmüyorum.
Bu vatan bizimse -ki bizimdir- onu kalkındıracak olanlar da topyekûn biz olmalıyız.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.