son haberler

Ünyetv.net Yazarları

Sefere Çıkarken

Zeki ORDU 2 Şubat 2015 okunma
Her seyahatin başlangıcı telaşlı oluyor. Madem bulunduğun yerden arılıyorsun, giderken noksan bir şeyin kalmamasına dikkat ediyor insan. Seyahatler daha çok tatil amaçlı veya gurbetten sılaya dönüş şeklinde olur. Elbette bunun bir de geri dönme telaşı olacak. Her ne kadar ders kitaplarında seyahati “turizm” bahsi içine... devamını okuyun

Bir Doğulu Filozof (1)

Semra YİĞİT 29 Ocak 2015 okunma
“Bu uçsuz bucaksız dünya içinde, bil ki,/ Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi:/ Biri iyinin kötünün aslını bilir,/ Öteki ne dünyayı bilir, ne kendini.” – “Bu dünya kimseye kalmaz, bilesin;/ Er geç kuyusunu kazar herkesin./ Tut ki Nuh kadar yaşadın zor belâ/ Sonunda yok olacak... devamını okuyun

Damat Tıraşı

Zeki ORDU 26 Ocak 2015 okunma
Erkek olup da berber koltuğuna oturmayan olur mu? Olmaz elbet. İki veya daha erken yaşta başlayıp yürüyemeyecek hale gelene kadar o koltuğa oturmak erkekler için kaçınılmaz bir durumdur. Bir berber için en müşkülatlı tıraş çocuk tıraşıdır. Nedendir bilinmez istisnalar hariç o koltuğa oturan çocuklar yaygarayı... devamını okuyun

Arkadaşımdan Mektup Var (1)

Semra YİĞİT 22 Ocak 2015 okunma
Sevgili Semra, Sana epeydir yazamadım, lütfen kusura bakma. Biliyorsun biraz sıkıntılıyım son zamanlarda. İşim öyle bunaltıcı ki! Bütün gün saçma sapan insanların saçmalıklarına katlanmak zorunda kalıyorum. Duvar gibi dursam bile görüyorum, duyuyorum. Onlarla aynı ortamda olmak inan çok yıpratıcı. İşini bırak... devamını okuyun

Kara Kalemin Kara Günleri

Zeki ORDU 19 Ocak 2015 okunma
Şimdi neslin anlayamayacağı bir hikâye bu. Yani aslında hikâye de onlara masal gibi gelecek. Kim bilir belki de doğru yazmadığımı bile düşünenler olacak. Siyah renkli kurşunkalemin çok kıymetli olduğu zamanlardı. Yani o günlerin söylenişi ile altmışlı yıllar. Biz bin bir zorlukla şehirden aldığımız o siyah... devamını okuyun

Yaşam Laboratuvarından

Semra YİĞİT 15 Ocak 2015 okunma
Eskilerden güneşli bir pazar gününü hatırlıyorum. Mayıs ayındaydık. Tiyatro Ayna’nın Küçük Sahne’de sergilediği Rosa Luxsemburg adlı oyunu görmeye gitmiştim. Önümdeki sırada Aziz Nesin, Yıldız Kenter ve Hadi Çaman oturuyorlardı. Oyunu onlarla birlikte izlemiş olmaktan ayrı bir keyif almıştım. Rosa Luxsemburg’u... devamını okuyun

Kuzine

Zeki ORDU 12 Ocak 2015 okunma
Aslında biz ona guzine deriz. Çok yakına kadar evlerimizin vazgeçilmez eşyalarından biriydi. Yaz kış yakılırdı. Hem ısınma için kullanılır hem de bir nevi ocak görevini görürdü. Her ne kadar yazın fazla itibar görmese de ara sıra hatırı sorulurdu. İlk evlerimizde ocaklık olarak kullanılan yer ısınma... devamını okuyun

Bir Anı

Semra YİĞİT 8 Ocak 2015 okunma
Oturduğumuz kafeden kalkıyoruz. Bir arkadaşım ve kızımla birlikte Mecidiyeköy’den Şişli’ye doğru yürüyoruz. Arkadaşım işine yetişecek, bizse karşı yakaya, Kadıköy’e geçeceğiz. Biraz ilerlemiştik ki aniden bir kadın, kızımı yakalayıp sarılıyor ona. Şaşkın şaşkın bakıyoruz hafif korkarak. Olayı anlamaya... devamını okuyun

Bir Ocak Günü Soğukta Satılan Limon

Zeki ORDU 6 Ocak 2015 okunma
Umut ne sihirli kelime.. Dağların ardında da olsa insan yine vazgeçmiyor ondan. Umut bazen çaresizliğin bazen de hayalin anahtar kavramı. Çok şeyin ileride olmasını arzu etmek… Peki gelecekte daha iyi olmasını istediğimiz şeyler için yeterli mücadele ediyor muyuz? Her şey bu “mücadele” kavramıyla hal olur... devamını okuyun

Klasikleri Uyarlamak

Semra YİĞİT 1 Ocak 2015 okunma
“İşte gökteki bulutlar kabarıp dönmeye başladı önümde, uzaktan bir yıldız parladı. Ormanların loşluğu, ayın donuk ışığı gözümün önünden kaydıkça kayıyor… Ayaklarımın altında mavi bir sis şeridi yayıldı… Havada gerilen bir telin vınlamasını duyuyorum. Bir yanımda deniz, öbür yanımda İtalya. İşte... devamını okuyun
';