son haberler

Tıraş Makinesi

Yayınlanma Tarihi: 9 Mart 2015 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Gün geçmiyor ki hayatımızdan çekilen bir şeyler olmasın. Bunda teknolojinin ve ekonominin hatırı sayılır yeri var. Artık karasabanla tarım yapılmıyor. Kazma ve çapayla hiç yapılmıyor. Çünkü hem zaman israfı hem de ürün israfı olur.

Bazı teknik yenilikler aynı işi yapan diğer araç gereçleri ortadan kaldırır. Bu hayatın bir gerçeğidir. Ancak hazin olan hayatımızdan çekilen onca şeyin artık daha hatırlanmamış olmasıdır. Bu vefasızlık veya adam sendeciliktir. Şimdi tutup hatırlansa ne olacak, hatırlanmasa ne olacak diyenler çıkabilir. İşte o zaman hayatı aynı seviyede görüp yenilikleri fark edemezsiniz.

Tarih bir masal değildir. Geçmiş geçmişte kaldı anlayışı diğer yeniliklerin önünü tıkar. Siz nerden nereye geldiğinizi bilmeden yarınlarda da ne yapacağınızı bilemezsiniz. Bu açıdan hayatımızdaki değişiklikleri hatırlamamız, hatırlatmamız yerinde olacaktır sanırım.

Şöyle bir düne baktığımda berberlerin kullandığı ve bize hizmet eden metal tıraş makineleri vardı. Bu makinelerin kendilerine göre bir numaraları vardı. Siz nasıl tıraş olacaksanız berber onu kullanırdı. Şimdikiler gibi takılıp çıkarılan bir aparatı yoktu. Mesela “sıfır numara” tıraş mı olmak istiyorsunuz, berber istediğiniz tıraşı yapacak makineyi eline alır ve işine başlardı.

Tabii her şey bu kadar basit değildi. Her alet gibi o da belli bir zaman görevini tam yapamaz olurdu. Onu tekrar işler hale getirmek için berber asli vazifesinin dışına çıkar, makineyi işler hale getirirdi. Şimdi bana “madem işi bu, elbette nasıl çalışması gerektiğini de bilecek” diyebilirsiniz. Haklısınız da. Bir işin erbabı ne iş yapıyorsa, o işe ait bütün incelikleri bilmelidir.

O eski tıraş makinelerinin işleyişinin bozulması en çok da müşteriyi etkilerdi. Makine tıkır tıkır işlerken bir de bakmışsınız saçınızdan birkaç tel makinenin dişleri arasına sıkışmış. İşte o anki acıyı nasıl tarif edeceksiniz? Zaten ses çıkaracak olursanız berberden zılgıt yemeye de hazır olmalısınız. Hele bir de köy yerde yaşıyorsanız o berbere muhtaçsınız demektir. En ufak bir ahlama, puhlama esnasında “ ne var bunda?” ikazıyla karşı karşıya gelirsiniz ki ancak cesareti veya samimiyeti olan “Senin canın yanmıyor” diyebilir. Hele bir de çocuksanız, hem saçınızın acısına hem de berberin zılgıtına hazır olun.

İşin ehli berberler işini yaparken makinesinin ayarının bozulduğunu sezer veya anlardı. O an tıraşı yarım bırakır Maine üzerindeki bazı yerlerle tekrar çalışır hale getirirdi. Her ne iş yapılırsa yapılsın işi görülen kişi acele ve sabırsız davransa dahi berberin tamir işini beklemeye mecburdu. Yoksa kendisi bilirdi. Çünkü canı acıyacak olan müşteriydi. Sırf bu sebepten dolayı berberler işi ağırdan alabilirdi. Ne de olsa köylük yerde müşteri sayısı belliydi.

İşi yeri şehirde olan berberler biraz daha dikkatli olurlardı. Çünkü aynı işi yapan diğer meslektaşlarına göre daha az hata yapmalıydı. Her tıraş sonucu “falanca berberin makinesi daha az saç çekiyor” cümlesi berber için önemli bir itibardı. “Filanca berber acıtmıyor, sakal tıraşı yaparken yüzü kesmiyor” ifadeleri bir berberin daha ehil olduğunun alametlerindendi. Hatta bu gibi durumlarda bazı huysuz müşterilerin haksız sözlerine maruz kalırlardı da ses çıkartmazlardı. Bazı itibarlı müşterilerin “dikkat etsene biraz” cümlesi “müşteri her zaman haklıdır” sözü mucibince haklı bulunur; sinirlenme işi içten olurdu.

İnsan bu. Hepsi birbirine benzemiyor elbette. Kim hangi pozisyonda ise ona göre davranıyor. Her şeyin normal mecrasında olduğunu bilen müşteriler de olmuyor değildi. Bunların saçı da çekilse, yüzü de kesilse işi uzatmaz hatta iş kazası, insanlık icabı olarak kabul eder, aynı ağırbaşlılığı ile kalkar giderdi.

Neyse bir tıraş makinesinden buralara geldik. Artık saçımızı çeken makineler yok. Ne demişler “Kendi gitti adı kaldı yadigâr.” Biz yine de bir hatırlayıp, hatırlatalım istedik. Belki nereden nereye geldiğimizi görürler de hallerine şükrederler.

Kim bilir hayatımızdan çıkan daha ne kadar şey var. Bence onların hikâyeleri yazılmalı. Yazılmalı ki bir zamanlar bize hizmet vermiş olan hem ustalar hem de aletler unutulmasın.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KORGAN’A YOLCULUK

20 Nisan 2024 okunma
Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı… Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların... Devamını Oku

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku