Yayınlanma Tarihi: 16 Mart 2015 — okunma
Kendimi spor yazarı gibi hissetmeye başladım diyeceğim ama haksızlık olacak.
Kime mi?
Her ne ise. Burayı geçelim.
Bu yazı daha maç bitmeden yazıldı. Zaten bitmesine de gerek yoktu. Ben hakem olsam düdüğü çalar maçı bitirdim. Kurallar, devam et diyor.
Gelelim maça, ya da Şota’ya…
Şota Gürcistan asıllı bir spor adamı. Eski Trabzonspolu futbolcu. Ülkemizde kardeşiyle uzun yıllar futbol oynadı. Ligimizde Tarık Hodziç adlı futbolcudan sonra gol kralı olan ikinci yabancı. Tabi ondan sonra olanlar da oldu.
Daha sonra Trabzospordan sonra Ajax, Rangers FC, AZ Alkmaar ve Levante UD gibi Avrupa takımlarında oynadı.
Şota teknik direktörlük kariyerine ilk defa Kayserispor’da başladı. Şu an Kasımpaşa’yı çalıştırıyor.
Yazıyı fazla uzatıp ansiklopedi sayfasına benzetmeyelim.
Dün akşam Konyaspor ile Kasımpaşa maçında Türkiye’de belki de dünya tarihinde bir resmi müsabakada eşine rastlanmamış bir olay oldu. Kasımpaşa’nın Konyaspor’a attığı gol kurallara uygun olsa da vicdani bulmayan Şota; kendi oyuncularını uyararak gol yemelerini işaret etti. Bu profesyonel bir müsabakada görülmüş bir şey değildi. Bir gol çok şey demekti.
Bir gol bir takımı tur atlatabilir.
Bir gol bir takımı küme düşmekten kurtarabilir.
Bir gol bir takımı kupa veya lig şampiyonu yapabilir.
Bir gol bir takımı Avrupa şampiyonu yapabilir.
Aslına bakılırsa bir gol burada sıraladığımız şeylerden daha fazla etkiler yapabilir.
Şota, resmi ve nizami olmasına rağmen vicdani bulmadığı golü, nasıl telafi edeceğine çok kısa bir süre içinde karar verdi. Takımı 1-0 galipti ve her şey kendi lehineydi. Hiç şaibe yoktu. Ama o vaziyeti içine sindiremedi ve fırsatçılık yapmadı. Golün ahlaki olmadığını düşündü ve rakip takımın kendi takımına gol atmasına engel olmadı.
İşte o an herkes şaşkınlıkla durumu kavramaya çalışıyordu. Biz ekran başında, sözün gelimi “öylesine” bir maç seyrederken, Şota bize insanlık dersi veriyordu. Her başarının “hazmedilemeyeceğini” gösterdi.
Şota, bize “haksız olmasa bile” vicdani olmayan bazı şeylerin var olduğunu gösterdi.
Bize unuttuğumuz değerlerimizi hatırlattı. Hâlbuki bu toprağın insanı değildi. Gürcüydü. Yabancı bir ülkede doğmuş büyümüştü. Belki dedeleri Osmanlı idaresinde yetişmişti ama dili, dini, kültürü ve adetleri bize uymayan bu adam bize bizde olması gereken vasıfları hatırlattı.
Her ne kadar sonradan Türkçe öğrenmiş olsa da nihayetinde başka coğrafyanın insanıydı.
Biz ekran başında şaşkınlığa bürünürken maçın geri kalan kısmında Kasımpaşa’nın galip gelmesini arzu ettik. Bu bir taraf olma hali değildi. Elbette Konyaspor’un bir suçu yoktu. Olanlar da kendilerince mücadele ediyor, ellerinden geleni yapıyorlardı.
Ancak her bazen elde olmayan şeyler oluyordu. Böyle anlarda bazı davranışlar insanın tarihe geçmesini sağlayabilirdi. İşte Şota tarihteki yerini aldı bile.
Teşekkürler Şota. Bize insanda olan bazı şeyleri hatırlattığın için.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.