son haberler

“BARIŞ KOYUN ÇOCUKLARIN ADINI”

Yayınlanma Tarihi: 2 Eylül 2016 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

Daha baba olmadan evvel gelecekte bir gün bir oğlum olsaydı adını “Barış” koymayı hayal ederdim.Barış,tüm çocuklara yakışırdı zira.Tüm çocuklar yüreklerindeki iyiliği ve güzelliği barıştan almışlardır,diye iç geçirir;yaşamın merkezine oturtmaya çalışmadığımız sevgi ve dostluğu ömrü boyunca gönlünde taşısın diye ona bu isimle hitap etmeyi kurgulardım.Öğretmenim,çocukları severim,en çok da bakışlarına yansıyan o okyanus yüreklerini.İç huzurumuzu besleyen sözcükler yakıştırdığımız çocuklarımıza bu ismin yüceliğinde güzel yarınlar yaratmanın sevincini duyardım.

Yıllar sonra bir kız babası olduğumda Elif’le açtık yepyeni bir hayata defterin beyza sayfalarını.Doğruluğu ve dürüstlüğü Elif’le yaşayalı diye onun gönlüne ve bakışlarına adadık bu adı. İyiliği ve sevgiyi onunla yaşayalım diye Elif’e türküler yaktık küçük evimizin fakir odalarına yayılan. Kalbin her zaman sevgiden atan tarafı olmak için Elif’le sarmaladık her işimizde avuçlarımızı.Onurlu ve inançlı bakmak işin hayata Elif’le çizdik gökyüzünü maviye boyadığımız bütün resimleri.

Oğlum olduğunda geçmişte hayal ettiğim şiirin ve mavinin aşkıyla yoğrulacak Barış’a ne güzel yakışırdı o güzelim gözler.Şairlik yanım ağır bastığından herhalde “Ozan” çıktı dilimden.Ozan’ı Barış’a uzak görmediğimden bu adla yaşasın istedik sanırım.Ne güzel bir uyumdu Ozan ve Barış.Şimdi biz “Ozan!” diye çağırsak da bütün çocukların olduğu gibi onun da sonsuz adı Barış.Şiir barıştırır çünkü bizleri nasip almışsak eğer onun inceliğinden.Yaklaştırır,yakınlaştırır,ülfetleştirir,insan yanımıza anlamaya kapı aralar,dost eder,arka çıkar,ellerini sorgusuz sualsiz bize uzatır,çocukların salıncakları paylaşması gibi mutluluğu ve insan canlılığını bizimle paylaşır,insan kılar,hamken pişirir,gönül eğitir,yürek uçurur,sözcüğe aşık olur,imgeyle seviştirir…Tüm bunları yan yana koyduğumuzda şiir de Barış’a o kadar yakın,hatta onun kalbindedir.İnce ruhlu insanlar yetiştirmek için ana-baba olduğumuzda yaşadıklarımız barıştan çok savaş sözcüğüyle açıklanıyorsa eğitimsizdir incelik yanımız,sözcüksüzdür,aşksızdır,şiirsizdir…Yunus Emre’nin “Ben gelmedim dava için / benim işim sevi için” mısralarını yüreklerine ilmek ilmek işleyemediğimizdendir.Bu dizelere barışı koyun alçalır mı bir gram Yunus’un değeri.Sevgiyi koyun,dostluğun koyun,şiiri koyun…değer kaybeder mi Yunus Yunus’luğundan…

Barış,öteki adıdır tüm çocukların.Onun için şair Refik Durbaş “Barış Koyun Çocukların Adını” diye seslenmektedir modern dünyanın kendine yabancılaşmış insan dışı çürümüşlüklerine inat.Onun için Can Yücel “Barış için döğüşelim” diyerek daha sıkı bir düşünceyi haykırmaktadır.Onun için Ahmet Günbaş ,”Sulara da kıydılar insafsızca/Deryayı bir yana koydular ırmağı bir yana” diyerek barışın karşısına ayrıştrmanın,ötekileştirmenin ve yok etmenin getirildiğini hissederek sesleniyor bizlere.

Barış,çocukların daha kirlenmeden kalan o tertemiz yüreklerindeki düşler ülkesinin ilk oyun maddesidir.Barış yoksa huzur yoktur orada,oyun yoktur,annenin sıcacık kucağı babanın şefkat dolu kolları yoktur.Paylaşıldıkta çoğalan hayaller yoktur.Düş yıldızları,sevgi güneşi,aydede bilmeceleri yoktur.Barış, doğduklarında tüm bebeklerin yüreğine işlenmiştir.Sevgiyi ve huzuru annesiyle barış içinde sütlenen çocuk öğrenebilir ancak.Onun için Yannis Ritsos “Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların/sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın./Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.” diyerek sütün beyazlığını insanın karalığına tercih etmektedir.Onun için,barışa daha sıkı sarılmak,hayatı daha fazla kucaklamak için,çirkin ve Kabili tabiatımızı öldürüp maviyi daha fazla yaymak için dünyaya Cengiz Bektaş “Şiir almalı.Şiir vermeli insan.” diyerek barışı hep şiirle yakınlaştırmıştır.Biliriz ki şiir barışa,barış da şiire aşık oldukça sözcükler en güzel imgelerini armağan etmiştir biz yıkıcı insanlara.

Barış,en kirletilen sözcük dünyada.Din ve kutsal toprak savaşlarından yeni nesil sömürge savaşlarına barışın dilini kullanan erk ve para babaları,büyük şirketler,gizli tarikatlar,silah tüccarları,büyük toprak sahipleri hep savaş ve ölüm ektiler yeryüzüne.İnsan birbirini öldürdükçe daha modernize oldu belki ama,sevgisi ve aşkı küçüldü giderek.İnsan daha fazla sömürdükçe daha fazla zenginleşti fakat iyiliği ve güzelliği kovdu yüreğinden ve ülkesinden.İnsan işgal ederek daha fazla maddi zenginlik buldu fakat ayna kirlendiğinde kendi gerçekliğini tüm çıplaklığıyla gösterecek bir şey kalmadı hayatında.Onun için Melih Cevdet Anday “Olsun da Gör” şiirinde Anadolu’dan aldığı değerle barış imgesine şöyle vurgu yapmaktadır:

“Yazık olur bu düş yarı kalırsa

Barış günü insan hakkı yenirse

Köroğlu’ nun sözü dinlenmelidir

Sivas ilinin Banaz köyünden

Pir Sultan Abdal dirilmelidir”

Anday “barış çağını altın çağ” olarak nitelese de “Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör” diye seslense de insanlığa yine kendi dizesine vurgu yaparak belirtirsek sanırım uzun yıllar “bu demir çağının beyliği” yetmeyecektir.Refik Durbaş’ın dediği gibi “savaşa karşıdır bütün çocuklar.” Onun ütopyasında “bütün çocuklar barışı sever.” Şimdiki çürümüş dünya düzeninde Durbaş’ın imgeleminde ne kadar da fütürist bir algı gibi dursa da bu dizeler barış aslında yaşamımızın tam ortasındadır.Yaşamak ve yaşatmak bizim elimizdedir.Farklı kavramlarla oyun oynasa da çocuklar Ataol Behramoğlu’nun “Bebeklerin Ulusu Yok“tan mülhemle barış sözcüğü “aynıdır tüm hakların dilinde”

“Barışı sever bütün çocuklar

beştaş, saklambaç, elim sende

bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez

barış sözcüğünün halkların dilinde..

( Barış koyun çocukların adını )”

 

Dünya yüzeyinde nice barış şarkıları söylendi,türküler yakıldı.Nice konserler verildi,eylemler ve boykotlar yapıldı.Kana,paraya ve daha fazla sömürgeye doymayan nefsini şeytana teslim etmiş baronlar,tarikatlar,şirketler,devletler barış elçisi süsü altında kanlı oyunlarını hala yürütüyorlar.Bizler daha çocukken Atatürk’ün “Yurtta barış,dünyada barış” sözcüğüyle büyürken,her 23 Nisan’da kol kola verip barış ve kardeşlik şarkıları söylerken dünya hiç de bizim istediğimiz gibi gitmiyormuş meğer.İnsan gerektiğinde bir melek,isteğinde bir şeytanmış meğer.İnsan isteğinde bir Habil,gözü döndüğünde bir Kabil’miş meğer.Bunca şiir,bunca şarkı,bunca hikaye ve roman,kısaca sanat insanı güzellik ve incelikle tam anlamıyla süslemiyormuş meğer.

 

Barış,tüm çocukların ortak dünya adıdır,sevgi adıdır.Bütün çocukların Barış koysak dünya eskisinden daha huzurlu ve mutlu olur mu bilmeme ama yüreğe,ta derine işlersek bir şeyleri nefret ve savaş dilinden koparırız onları Behçet Necatigil’in çağrısına uyarak:

“Büyükler biraz daha yorulsun

Onlar da büyüsünler

Onlar da mesut olsunlar

Geçti, kaç savaş ezikliği

Çocukları düşünsünler

Çocuklar iyi gün görsünler.”

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

30 Ocak 2017 okunma
XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür. Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

30 Kasım 2016 okunma
İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku