son haberler

Refaiddin Şahin’in Demeç ve Açıklamaları

Yayınlanma Tarihi: 7 Nisan 2017 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Ordu Milletvekili Merhum Refaiddin ŞAHİN’in göreve başladığı 25 Haziran 1993 ile 11 Ocak 1994 tarihleri arasındaki dönemde, yazılı ve sözlü olarak kamuoyuna açıklanan görüşleri 147 sayfalık bir kitapta toplanmış.1

Sayın Bakan’ın Türk tarımı hakkındaki görüşleri ile sosyal ve ekonomik konulara bakış açısını bütünlük içerisinde sunan bu çalışmada yer alan ve önem arz eden, ayrıca bir makale ile sizlere sunulabilecek pasajları sizlerle paylaşmak istiyorum.

08 Ocak 1994’te “Ordu Hizmet TV’nin Parantez Programında Yaptığı Görüşme”: HTV – Ünye il olacak mı? ŞAHİN – Bu il meselesi çok hassas bir mesele, öyle uluorta ortaya çıkıp da “Ben yapabilirim, ben Genel Başkanımı getirir, bunun sözünü verdiririm. Ben milletvekillerini bu işe yönlendiririm ve hattâ o kadar iddialıyım ki yapamazsam mazbatamı yırtarım” demek mümkün değil. Şu anda biz beş Bakan bunun üzerinde çalışıyoruz. 200’e yakın il olma müracaatı var. İçişleri Bakanlığı bunlardan 33 tanesini almış, Devlet Plânlama’nın da değerlendirmesi ile bütünleştirerek, il olmayı gerektiren vasıfları, ölçüleri ve şablonu değerlendirme yaparak, ne kadar ilçe il olmaya namzettir, diye tesbit etmiş. Bunun içerisinde Ünye de var. Bafra’dan tutun da İskenderun, Bandırma’ya kadar. Ünyeli olarak bunu istemek, bunun olmasında ısrar etmek doğal bir hak diyeceksiniz. Fatsa da bunu istiyor. Biz Ordu’nun bir Bakanı olarak Fatsa’nın il olma hakkını arayalım, hukukunu savunalım. Ona da yardımcı olalım. (sh. 140)

HTV – Sayın Bakan; Ordu’ya yapılan hizmetler için neler düşünüyorsunuz? ŞAHİN – Bakın, şimdi biz Ordu için neler yaptık, genellemesini yapmadan, Ünye’ye geldiğimizden bu yana ne yapmışız? İki sene oldu. Ünye Anadolu Lisesi, ihale talimatı geldi, ihale ediliyor. Hava alanı inşaatı devam ediyor. Kapalı yüzme havuzu ihale edildi. İltimas geçiyorum ama haklı olarak Ordu bana bozuluyor. Kapalı yüzme havuzunu, spordan gelmiş bir politikacı olarak Ünye’ye vermişsem bu çok görülmesin. Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’nu hizmete açtık. Ünye’ye fakülte kazandıracağız. Orta Câmi’miz kurşunlarına 1 milyar lira ayırdık. Karadeniz’e, çevre kirliliği yapmayan, çevreyi tahrip etmeyen, havayı kirletmeyen tarzda sanayi düşünmek lâzım. Denizimizi, sahildeki bu güzelim yerleşim yerini, organize sanayi olumsuz yönde etkilemesin. Köyden kopmuş gelmiş bir insan Türkiye’ye bakan olabiliyorsa, hiç kimse Türkiye üzerine polemik yapmasın. Türkiye’de herkes birinci sınıf vatandaştır. Etnik kökenine bakılmaksızın birinci sınıf vatandaştır. Etnik kökenine bakılmaksızın herkes hakkı olan yere gelir. Yeter ki ülkedeki sistem haklı, adaletli, demokratik sistem olsun. (sh. 140 – 143)

30 Haziran 1993’te “Türk – Japon Vakfı’nın Kuruluş Resepsiyonunda Yaptığı Konuşma”: İmparatorluklar kurmuş bu iki büyük devletin mirasçıları bizler, Asya Kıtası’nın iki ucunu birleştirerek yeni bir ekonomik güç yaratabiliriz. Bugün görüyoruz ki özellikle bağımsızlığına yeni kavuşan Türk Cumhuriyetleri’nde birlikte iş yapma heyecanı gittikçe büyümektedir. Bunun gerçekleşmesi halinde Japon Büyükelçisi Sayın Yamaguchi’nin de vurguladığı gibi 21. yüzyıla birlikte damgamızı vurabiliriz. (sh. 8)

30 Haziran 1993’te “Başkent Grubu’nda Yaptığı Konuşma”: Önümüzdeki 20 yılda bitkisel üretim değerindeki artışın % 20’si GAP bölgesinden sağlanacaktır. Nitekim GAP’ın devreye girmesiyle birlikte ülkemizin 1985 yılı üretimine göre pamukta % 111, mısırda % 62, yağlı tohumlarda % 65 ve pancarda % 48 üretim artışı olacaktır. (sh. 21)

01 Temmuz 1993’te “TÜGEM Meyvecilik Toplantısında Yaptığı Konuşma”: Önemli bir bahçe bitkileri üretim potansiyeline sahip, hattâ bu bitkilerden birçoğunun gen kaynağı (anavatanı) olan ülkemiz, birçok üründe dünyada ilk sırayı işgal etmesine rağmen, bunların gerek taze ve gerekse işlenmiş olarak yurt içi tüketim durumlarına ve ihracatına baktığımız zaman, üretilenin tüketiciye yeterli miktar ve kalitede, üretime paralel fiyatlarla ulaşamadığını ve ihracatın düşük olduğunu görmekteyiz. (sh. 12)

14 Temmuz 1993’te “Haymana Hasat Bayramı Konuşması”: Tarım, ülke nüfusunun % 43’ünü barındırmasından dolayı ekonominin en büyük sektörü durumundadır. Ülkemiz bir tarım ülkesidir ve yakın gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. Gayri safi yurt içi hâsılanın %16,5’ini ve toplam ihracatımızın %16,3’ünü tarım ürünleri meydana getirmektedir. Buğday verimi 1970 – 1980 arasında 116 kg/da’dan 183 kg/da’a yükselmiştir.

15 Ağustos 1993’te “Animal Hayvancılık Dergisi’nin Sorularına Cevabı”: Bir ülkede genel tarım gelirleri içerisinde hayvancılığın aldığı payın düşüklüğü ya da yüksekliği o ülkenin gelişmişliğinin bir göstergesidir. O bakımdan kişi başına 27 kg kırmızı et tüketen, ortalama 150 lt süt tüketen bir ülkede daha yapılacak çok iş var demektir. Avrupa Topluluğu ülkeleri ile Gümrük Birliği’ne geçildiğinde hayvansal ürünler istilâsına uğramamak için hayvansal üretim yanında mamul miktarlarını da artıracak bir dizi tedbiri almak zorundayız.

18 Ağustos 1993’te “Türk Kooperatifçilik Kongresi’nde Yaptığı Konuşma”: Kooperatifçilik, özellikle kırsal alanda, dağınık, düzensiz imkânları birleştiren, geliştiren ve güçlendiren, millî nitelikler kazandıran mükemmel bir dayanışma aracıdır. Ülkemizdeki tarımsal işletmelerin %80’i küçük aile işletmeleri şeklindedir. Küçük işletmelerin kooperatifler bünyesinde bütünleşmeleri halinde, dezavantajlar ortadan kalkarak iç ve dış piyasalarda rekabet gücüne sahip, ekonomik ölçekli işletmeler haline gelmeleri mümkün olacaktır. (sh. 30)

09 Eylül 1993’te “TRT’de Bu Toprağın Sesi Programı Konuşması”: Çiftçimizin büyük çoğunluğunun 500 dolar hayat seviyesinde olduğunu düşünecek olursak, hem tarım hem de hayvancılık sektöründe devlet desteklerinin bir süre daha devam etmesi gerekmektedir. Çiftçinin kendi birliklerini kurması, zorunlu hayvancılık sigortasına geçilmesi, hayvan ve tahıl borsasının kurulması gibi tedbirlerin alınması için gerekli desteklemeleri yapacağız. (sh. 34)

23 Eylül 1993’te “Akdeniz Ülkelerinin Tarımsal Gelişmesinde Yapısal Sorunlar ve Politikalar Semineri’nde Yaptığı Konuşma”: Ülkemizin su potansiyeli 509 milyar m3/yıl’dır. Yağışlardan düşen suyun % 0,38’i akışa geçer. Bu miktar ise 185 milyar m3/yıl olarak hesaplanmıştır. Bunun teknik ve ekonomik nedenlerle ancak %50’si kullanılabilir. Bu da 95 milyar m3 eder. Yeraltı su rezervimiz ise 9,5 milyar m3/yıl’dır. Toplam olarak 104,5 milyar m3/yıl su rezervimiz vardır. (sh. 40)

25 Eylül 1993’te “İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Tören Konuşması”: Ülkemiz 12 milyon büyükbaş, 52 milyon küçükbaş, 1,5 milyon tek tırnaklı ve 62 milyon kanatlı hayvan ile dünya hayvan popülâsyonu sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bilindiği gibi süt sığırcılığında hedef her yıl bir buzağı almaktır. Bunun için de aşım zamanının tam olarak bilinmesi gerekir. Bazı hayvanlarda gizli kızgınlık bazı hayvanlarda ise jinekolojik hastalıklar nedeniyle bu mümkün olmamaktadır. (sh. 45)

18 Kasım 1993’te “TBMM’de Yaptığı Bütçe Konuşması”: 1993 yılı tohumluk tedarik programı gereğince bütün tohumluk ihtiyaçları gözönüne alınarak tedarik edilmiş ve hiçbir tohumluğun sıkıntısı çekilmemiştir. Ayrıca 1993 yılında özel tohumluk üreticisi kuruluşlar tarafından 1.400 ton hibrit ayçiçeği, 1.528 ton hibrit mısır ve 100 ton çeşitli hibrit ve standart sebze tohumlukları çeşitli ülkelere ihraç edilmiştir. (sh. 77)

07-11 Ocak 1994’te “Karadeniz Gezisi Sırasında Yaptığı Konuşmalar”: Çok fındık üreterek kendi kendimize kötülük yapıyoruz. Dolayısıyla, fındıktan ekmek yiyenleri geçinemez hale getiriyoruz. Bu taban arazide fındıkları kaldıracağız. Kararnamesi çıkmak üzere. Devletin, FİSKOBİRLİK müessesesiyle, sınırsız imkânlarıyla yapamadığını SAĞRA müessesesi yapmış. Fındık için bugün SAĞRA’lar yaşamalıdır ki Türkiye dışarıya ham fındık değil, mamul fındık satsın. Çarşamba’da şeker fabrikası varken, orada şeker pancarı ekmesi gerekirken, orada fındık ağacını dikili tutmayacağız. Karadeniz’de kum midyesi, deniz salyangozu avlanmasını süresiz olarak yasakladım. Bunlar ekolojik dengeyi sağlar, denizin filtresi durumundadırlar. Ordu’ya üniversite kurulduktan sonra Ordu’nun bütün kazalarında birer yüksekokul bulunacaktır. (sh. 107 – 112)

Ülkenin, birlik ve beraberlik içinde her zaman içte ve dıştaki düşmanlarına karşı kendini savunduğunu ve ülkenin istikbâli, bu ülkenin değişmeyecek olan sınırları için atalarımızın kan döktüğünü, her karış toprağının kanla yoğrulu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bugün, Türkiye’nin bu birliğini ve bütünlüğünü korumak, muhafaza etmek hepimizin görevidir. Gençlerimiz, bugünün çocukları, yarının büyükleri olarak; bugün de biz, bu ülkeyi kimseye böldürtmeyeceğiz, parçalatmayacağız. Ata yadigârı olan bu topraklar, ata yadigârı olan bu ülke sınırları asla değişmeyecek, bu ay yıldızlı bayrağımız semalardan hiçbir zaman inmeyecektir. (sh. 112 – 113)

 

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku