son haberler

Canik ve Palmiyeler

Yayınlanma Tarihi: 11 Şubat 2010 okunma

Misafir Kalem unyetv@unyetv.net

Canik, Orta Karadeniz demektir. Ordu’nun Melet Çayı ve Bafra ile sınırlıdır. Samsun, Çarşamba, Terme, Ünye, Fatsa ve Ordu’yu içine alır.

Bu alandaki yükseltilerin adı da Canik Dağları’dır. Tarihte Canik vilayeti olarak anılan bölümün adı bugün Orta Karadeniz’dir.

Karadeniz Bölgesi, Orta, Batı, Doğu olmak üzere üç bölüme ayrılır. Karadeniz bölgesi olmasına rağmen lokalde üçü de ayrı özelliklere sahiptir. İklimi, doğal bitki örtüsü, yüzey şekilleri dolayısıyla kentleşme ve kültürleri de çok farklıdır.

Doğu Karadeniz, Trabzon ile Orta Karadeniz, Samsun ve Ünye iç kesimlere bağlanır. Onun için bu üç şehir daha bir gelişmiştir fakat Bafra, Terme, Fatsa ve Ordu ise daha fazla kendisine özgü kalabilmiştir.

İşte şimdi Canik’te ki her şeyi anlatan bir dergi çıktı. Yöremize ait olan bu derginin adı da, Canik. Şimdiye kadar pek çok dergi çıktı. Diğer şehirleri bilemeyeceğim fakat yöremizde kültür adına okunmaya ve saklanmaya değer gördüğüm birkaç dergiden birisi. Üstelik periyodik olacağı kanısındayım.

Son yılların en soğuk kışında yeni filizlenen bu dergiden başka yöremizde kültür adına pek bir hareket yok. Canik kültürünü anlatacak olan bu dergi geçmişten günümüze bir köprü olacak.

Geçmişten günümüze tarih ve kültürden başka doğa da köprüdür aslında ve Canik yöresinin yüzey şekilleri, iklimi yanı sıra kendisine özgü faunası ve florası vardır.

İşte palmiyeler burada devreye giriyor. Ben yıllardır Karadeniz sahilindeki tüm palmiyelere “Canikli palmiyeler” derim. Maalesef, palmiyeler Canikli değildir.

Canik’in iklim yapısına uygun bitki örtüsü geniş yapraklı ve iğne yapraklı ormanlardır. Bu orman içerisinde ıhlamur, kestane, kayın, meşe, kızılağaç grubu geniş yapraklı, ladin, köknar, kızıl ve sarıçam iğne yapraklı ağaç grubudur. Geniş yapraklılar, yapraklarını dökerek kışa hazırlanır. İğne yapraklılar ise bu yörenin soğuk kış rüzgârlarına yani kuzey rüzgârlarına dayanıklıdır.

Böylece her koşuldaki kış doğal bitki örtüsüne zarar vermez. Baharda ise ağaçlar yeniden yapraklanarak hatta bahar yağmurlarıyla coşarak yeniden yeşerirler. İğne yapraklılar ise yaprağını hiç dökmez. Böylece yöre sonbaharı, kışı, baharı sarı, yeşil, tüm tonlarla yaşar. Yani ılıman kuşakta yer alan yöremizde doğal ağaç kümeleri sayesinde dört mevsimi yaşadığımızı hissederiz ve dört mevsim dünyanın her yerinde yaşanmaz.

Palmiyeler ise çöl ikliminin ağaçlarıdır. Çöl sıcaklarına ve kuraklığa dayanıklıdır. Akdeniz ikliminde de yetişebilir. Ülkemiz Akdeniz iklim kuşağındadır. Bu nedenle Akdeniz kıyılarımızda dekoratif görünümlü palmiyeler şehirlere çok yakışmaktadır.

Ancak kuzey rüzgârları yaz aylarında serin, kış aylarında soğuktur. Birkaç gün de kar yağar. Palmiye yaprakları kara dayanıklı değildir. Karın ardından bir gecelik dahi don olayı olsa bütün palmiyeler donabilir.

Yakın zamandaki kar benim Canikli dediğim bütün palmiyeleri dondurdu. Canikli palmiyeler yapraksız dikenli kütükler halinde kaldı. Çöl palmiyeleri ise yemyeşil çünkü çöllerde kar ve don olmaz.

Canik ve palmiyeler yanlış yerde yanlış uygulama olarak beklenen güzelliği sunmaz. Canik tarihinde de palmiyelere rastlanmaz ama asırlık çınarlar, meşeler, kestaneler, ıhlamurlar vardır yöremizde. Canik Dergisi, Canik yöresinin Canikli kültürünü anlatacak. Palmiyeler ise her kar yağdığında, her don olduğunda zarar görecek. Çünkü buralı değiller. Fakat neredeyse tüm Karadeniz sahili palmiyelerle kaplandı. Palmiyeleri gördüğünüzde ne gelir aklınıza? Akdeniz sahilleri, kum güneş, tatil gelir. Kızgın çöllerin, serin mavi bahaları gelir. Kış günü bile görseniz palmiyeleri, aklınıza sıcak günler gelir değil mi?

Palmiyeleri de ısrarla bu bölgeye (Batı Karadeniz dede var) taşıyan zihniyetler niye bu konuda ısrarcı. Anlaşılır gibi değil. Buralı değiller ama buradalar o nedenle ben “Canikli Palmiyeler” diyorum.

Bir kere hızlı büyüyemiyorlar, En büyüğü bile dondan etkileniyor. Batı Karadeniz’de ki il ve ilçelerde görmüştüm, kışın soğuğundan, kardan ve dondan korumak için bu ağaçları çuvalla sarıp sarmalamışlardı. Buna can dayanır mı? Diyelim ki 500 ağaç var sahilde. Her kış sar sarmala kar, buz, dondan ve kuzey rüzgârlarından korumak için. Olacak iş mi? Bir, iki kış değil her kış uğraş.

Diğer ağaçları niye sarmıyorlar? Çünkü onlar kendilerini hazırlıyor kışa. Çünkü buralılar. Bu iklimin doğal unsuru bitkiler dört mevsimi bilirler ve tomurcukları, yeşil sarı yaprakları, kuru dallarıyla dört mevsimi yaşatırlar. Palmiye dört mevsimi bilmez, sadece yaz mevsimini bilir. Akdeniz iklimini bilir. Akdenizlidir. Karadeniz iklimine yabancıdır. Bende aslında Canikli bir palmiyeyim. Hem buradayım, hem de buralı değilim. Ünyeli değilim ama işte Fatsalıyım. Toptan söylemek gerekirse Canikliyim. Nasıl ki ben palmiyeleri gördüğümde çölü hatırlıyorum, beni görenler de Fatsa’yı hatırlıyor (tabi bilenler için).

Bırakın ağaçları toprak bile, yerli toprak (bölgenin iklim ve bitki şartlarına oluşmuş), taşınmış (rüzgar ve akarsu ile) toprak diye sınıflara ayrılır. Ya da her halükarda bulunduğu yerin özelliklerini tıpa tıp taşıyan topraklar vardır. İklim ve bitkiden de etkilenmeden. Yani intrazonal topraklardır. İnsanlar da öyle. Buralı ama karışmış, annesi, babası başka yerden gelme veya eşi. Ya da tamamen dışarıdan da gelmiş buraya yerleşmiş. Burayı sevmiş. Ya da kuşak kuşak, derinlemesine buralı. Buranın tüm özelliklerini taşıyan.

Ama sorun nedir biliyor musunuz? Sayıları azdır. Her yerde az sayıda olduklarını hissederler. Yabancılar çoğunluktadır ve kimin yerli olduğunu bilmezler, önemsemezler bile. Canikli palmiyeler bazen yabancı olduklarını unutsalar, hatırlatan olmasa kuzey rüzgarlarına direnip dayansalar bile, bir don olduğunda zaten az olan yapraklarını kurutup salarlar. Yazık Canikli Palmiyelere.

YENİLER, UNUTMAYINIZ!!!

Ağaç dikenlere ulvi bir saygı duyarım. Ama bu bölgede yanlış ağaçta niye ısrarlar yapılır anlamam.

Bir söz vardır ya; Bizim palmiyelere uyarlayacak olursak, “Başkanlar palmiyeleri Karadeniz kıyılarına dikmişler, onlarda ah çöllerimiz, vahalarımız, bedevilerimiz demişler” diyesim geliyor.

Canik geniş, derin, renkli, hareketli kuzey rüzgârlarına rağmen kalabalık bir alan. Canik Dergisi çıktı. Güzel bir kokteyl ile Sn. Vali Orhan Düzgün ve Sn. Kaymakam Osman Günaydın’ın katılımı ile. Yine aynı gün, yeni Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hakan Korkmaz ile yeni cemiyet binası açıldı.

Ünye Ticaret Odası yeni binasında “Ünye de Üretilenler Sergisi ve Ünye Tanıtım CD’sini tanıttı” CD beğenildi. Yeni binada çok güzel. Ünye Gazeteciler Cemiyeti’ni de Ünye Ticaret Odası’nı da kuranlar emeği geçenler geldi aklıma.

Bir şeylerin peşinde koşturuyoruz. Bir şeyleri ortaya çıkartıyoruz ama neleri, kimlere hazırladığımızı bilemiyoruz. Sn. Şakir Gürel’in Gazeteciler Cemiyeti kurmak, Sn. İsmail Hakkı Kara’nın Ünye Ticaret Odası Binası’nı hayata geçirmek heves ve gayretlerini herkes biliyor. Bugün o koltuklarda oturanların da emeği geçenleri unutmayacaklarını umuyorum.

Vali Bey’in basına yakınlığını herkes takdir ediyor. Ünye Basını, Vali Bey’in de katılımı ile renkli ve hareketli bir gün geçirdi. Canikli palmiyelerin donmuş hali gözlerden kaçtı gibime geliyor.

Canik Dergisi, Yeni Cemiyet Başkanı, Yeni Ticaret Odası binası ve donan Canikli Palmiyeler memlekete hayırlı olsun.

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Nerde O Eski Dünler

31 Ağustos 2023 okunma
Kızlar erkekler zayıflar şişmanlar zenginler fakirler dostlar akrabalar dinli dinsiz yeni doğan ya da ölümüne az kalan bizler ne yapıyoruz? Son birkaç senede, kızlar firikik ustası oldu beğeni yapana özel şovlar yapıldı ve artık mahremiyet meşrulaştı ya da... Devamını Oku

ÜNYE-AKKUŞ-NİKSAR KARAYOLU

26 Ekim 2021 okunma
    Yollar bir memleketin can damarlarıdır. Hasretlikleri bitiren, kültürleri harmanlaştıran, ekonomimizi canlandıran birlik ve beraberliğimizi sağlayan yollarımızdır. Ünye- Akkuş- Niksar yolunu kullananlar nostaljiyi, heyecanı birlikte yaşarlar. Yıllara... Devamını Oku

  NASIRLI ELLER

21 Ekim 2021 okunma
           Süleyman Erkan      Türkiye’nin güzel bölgelerinden Karadeniz’i gezip görenlerin hafızalarında mutlaka iz bırakmıştır. Karadeniz’in girintili çıkıntılı kenarları, geceleri gelinlik kızın boynuna takılı beşi birlik gibi parlar... Devamını Oku

Geçmişten Günümüze

16 Ekim 2021 okunma
Süleyman Erkan     Yaşam var oldukça hırslar, öfkeler, kinler, var olacaktır. Bu savaşı tetikleyen en önemli unsur beğenilmek, üstün olmak, başkalarından daha fazla mala mülke sahip olmaktır. Söz sahibi olmanın malla, mülkle, parayla olunamayacağını... Devamını Oku

İnsan

13 Ekim 2021 okunma
TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Temel içgüdü ve duygularla hareket eden, yeteri kadarını alan, psikolojik ve sosyolojik açıdan baskı uygulamayan, vicdansız ve çıkarcı yaklaşmayan, kötü gözle bakmayan, çalmayan, savaşmayan,... Devamını Oku

Zaman

7 Ekim 2021 okunma
  TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Neydi zaman? Doğduğum an ile öldüğüm an arasındaki yaşantım mı? Unutmak için verilen bir ilaç mı? Suratımı kırıştıran ya da saç rengimi benden alan… Neydi zaman! Babam öldüğünde... Devamını Oku

İhtiyaç Meselesi

27 Eylül 2021 okunma
TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Çok çeşitli ihtiyaçlarımız var. Hatta bazen neye ihtiyacımız var diye market ve mağazaları gezmeye başlayanlar bile var. Babaannem lüzumsuz bir şey almamamı çok söylerdi işte onlarda top balon... Devamını Oku

F-N-D-K-Ç  Ş-H-P

10 Eylül 2021 okunma
  TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Türkçe’de bir sözcük f,s,t,k,ç,ş,h,p harflerinden biriyle bitiyorsa ve ek kelimenin baş harfi d,c harfi ile başlıyorsa! Ortalık bir anda sertleşir. d=t olur t=ç olur sıkı durun bu matematiği... Devamını Oku

İş-Sizsiniz

6 Eylül 2021 okunma
  TOLGA ÖZSOY İNŞAAT TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com Neden işsiz kaldığımızı bulalım. İşsizlik yaşınız en az 24! Bunu biliyor musunuz? Temel eğitim 1 yıl, ilk eğitim 4 yıl, Orta eğitim 4 yıl, lise eğitimi 4 yıl, hazırlık 1 yıl, üniversite... Devamını Oku

Alçak Alçak Dere Yataklarına Ev Kurmasınlar

19 Ağustos 2021 okunma
  Tolga Özsoy İnşaat Teknikeri tolgahanozsoy.52@gmail.com     Hepimizin malumu olduğu Candan ERÇETİN’in “yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” şarkısı; doğaya, doğanın tabiatına karşı gelmekten ve gelin kızlarımızı ağlatmaktan başka bir... Devamını Oku