son haberler

KANİJE KALESİ MÜDAFİİ TİRYAKİ HASAN PAŞA ÜNYELİ Mİ?

Yayınlanma Tarihi: 13 Mayıs 2016 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Ünye’de Feyziye İdadî Rüştiyesi (Anafarta İlkokulu) ile Saray Câmii (Kondura Ahmet Câmii) arasında Hükûmet Konağı yapılmadan önce Gavak Dibi’nde ulu Türk mezarlığı varmış.. görmek bana nasip olmadı. Cumhuriyet Meydanı’nı genişletmek amacıyla Belediye Reisi Hüsrev YÜRÜR Bey zamanında (1949) mezarlık duvarı geri çektirilir. Diğer tüm mezarlarla birlikte Navarin Gazisi Mirliva Tiryaki Hasan Paşa ve eşinin mezarları da kaldırılır ve kemikler çuvallara doldurularak önce Saray Câmii haziresine ardından Çakırtepe Elmalık Asrî Mezarlığı’na taşınır. Mezar taşları elektrik santralı bahçesinde toplanır. Osmanlıca yazılı Paşa’nın Mezar taşı da Belediye’ye teslim edilir. Merhum Avni ÇELİK’in ifadesiyle “Mezar duvar arkasındadır. Demir parmaklıklı pencereyi hâvi duvar üzerindeki kitâbede ‘Bahriye Mirlivası Tiryaki Hasan Paşa’nın Ruhuna Fâtiha’ yazısı okunmaktadır.

Hüve’l-bâki / bahriye mir-livâlarından (deniz tuğamirali) / ölüb bu cânibi / (kırılmış)mu.. iken irtihal ……(kırılmış) / ……(kırılmış)….. – dâr-ı bekâ iden Tirya(k)i (ebedî âleme giden Tiryaki…) / zâde merhum ve mağfur (..zâde) / Hasan Paşa rûhuna / rızâen Allahu-teâlâ / El-fâtiha sene fi ğurre (Rebiu’l-evvel) 1272 (M. 1855 Kasım).

Harun KIRIK tarafından transkribe edilen ve Hacı Osman Ağa Câmii hazîresinde bulunan Navarin Gazisi Bahriye Mirlivası Tiryaki Hasan Paşa’nın iki parçaya ayrılmış Baş Şahide Taşı Kitâbesi muhafazadan uzak, yok olmanın eşiğinde vefasızlığa ah ediyor!..

Bu kitâbenin en azından vârisleri ya da Ünye Belediyesi tarafından Anıt Mezar olarak inşâ edilip, inanç kültürümüze ve tarihî değerlerimize saygı adına koruma altına alınması gerekmez mi? Ünye Müze Ev’de koruma altına alınan Pontus Kolon Kaidesi ve bir Rum Mezar Taşı’ndan daha mı değersiz?

Mezarların sökme ameliyesinde diğer bir kabrin o zaman yerinden sökülemediği ve zaman içerisinde her ne hikmetse sökülemeyen kabrin yerinin birkaç kez değiştirilerek sökülen (!) mezarının günümüze dek ulaştığı tevatüren aktarılan rivâyetlerden biliniyor.

Şu anda isimsiz olarak korunan bu mezarda en son mermer bir levha üzerinde şu bilgiler yer alıyordu : “Kanije Kalesi Kahramanı Beylerbeyi Tiryaki Hasan Paşa (1521 – 1611) I. Sultan Ahmet zamanında Ünye’de vefat etmiştir.” Ondan önceki hatalı yazım içeren mermer levhada ise “Kanije Kalesi Fatihi Tiryaki Hasan Paşa 1611 yılında I. Sultan Ahmet zamanında Ünye’de vefat etmiştir.” ibareleri yazılıydı. Daha sonra altına “Ruhuna Fatiha” ibaresi eklendi. Ondan önce mezar beyaz badanalı dikdörtgen bir duvar içerisindeydi ve üzeri yeşil boyalı demir parmaklıklarla çevriliydi. Duvar üzerindeki levhanın fotoğrafı sanal arşivimde mevcut ise de üzerinde yazılanları net olmadığından ne yazık ki okuyamadım!

Bu makaleyi yazmamın nedeni Navarin Gazisi Mirliva Tiryaki Hasan Paşa’ya ait bilgilerin sehven ve kasıtsız Kanije Kalesi Müdafii Tiryaki Hasan Paşa’ya mâl edilmesi ve mezarlık kaldırıldıktan sonra bu hatalı bilginin aynı mekândaki sökülemediği iddia edilen mezar üzerine yazdırılması ve bu mezarda yatanın da Kanije Kalesi Müdafii Tiryaki Hasan Paşa olduğu mesnetsiz ve belgesiz iddiasıdır.

Vaktiyle Emel Ekmekci KARAMAN adlı hemşehrimizin; “Bu mezar Kumrulu Hocazâde Abdullah Efendi’nin. Benim kayınvalidemin büyükdedesi.”dir diyerek sahiplendiklerini tevatüren duymuştum. Oysa bu zatın kabrinin Kumru’daki Samur Mahallesi Câmii haziresinde olduğu mezar taşı kitabesindeki yazıdan biliniyor.

Çanakkale Şehidi’ne ait olduğunu iddia edenlere de rastlıyoruz. Hamile bir bayanın doğumda vefat ettiği, bebeğiyle mezara defnedildiği söylentisi de duyumlar arasındadır.

Vaktiyle Ankara’da ve Ünye’de ikamet eden iki aile mezarda dedelerinin yattığını söylemekteydi. Hattâ Ünye’dekiler, çocuk yaşlarda ebeveynleriyle bayram ziyâreti yapıp kabirde Yalıköylü balıkçı dedelerine dua ettiklerini ifade etmişlerdir.

Kabrin arka cephesine düşen arsalardaki mekân sahiplerinin evlerinin önü kapanmasın diye böyle bir evliyâ / eren kabrini uydurduklarını savını ileri sürenlere de rastlanıldı.

Ünye eski Belediye Başkanı Hüsrev YÜRÜR’ün, tüm mezarları Çakırtepe Elmalık Mezarlığı’na taşıdıklarını ve alanda hiç mezar kalmadığını hayatta iken beyan ettiğini biliyoruz.

Zamanında büyüklerimiz de iki ayrı paşanın mevcudiyetini farkedemeyip tüm bilinenleri Kanije Kalesi Müdafii’ne izafe edince vatandaş da haklı olarak isimsiz kabirde acaba Tiryaki Hasan Paşa mı yatıyor diye sormaktan kendini alamıyor. Yetmiyor, hodri meydan deyip araştırmacılara kafa tutan ve onları aşağılayanlar bile çıkıyor!

Vatandaşı böyle düşünmeye sevkeden önemli bir belgenin kopyasını Araştırmacı, Yazar Yüksel Şen Bey’den temin etmiştim. Bu orijinal belgede H. Tahsin KADIOĞLU imzalı el yazısı ile şunlar yazılıydı :

Tiryaki Hasan Paşa ÜnyelidirYazan : H. Tahsin KADIOĞLU / Kanije Kalesi Kumandanı Gazi Tiryaki Hasan Paşa Osmanlı İmparatorluğu’nun namlı, kahraman bir paşası olup kendisinin Ünyeli olduğunu iddia ediyoruz.1

Şöyle ki : Cumhuriyet Gazetesi’nin 1950’li yıllarda yayımladığı tarihî “Osman Gazi’den Atatürk’e” adlı eserde paşanın doğduğu yer ile nerede öldüğü pek belli olmamakla beraber, o eserde şöyle bir cümlesi var. “Ben Karadenizli yalı uşağıyım, ömrümün çoğu denizlerde geçmiştir.” Bu söze dayanarak, ayrıca vücut yapısı ince, uzun, esprili, zeki, şakacı bir tip oluşu Karadenizli olduğunu ispatlar gibidir.

Eski Belediye Reislerinden Müftüzâde Remzi Efendi’nin oğlu, C.H.P. Milletvekilliği de yapan rahmetli Muammer TEKİN ağabey de bu konuda bana “Ben büyüklerimden, zamanın kadı ve hocalarından işittiklerim Gazi Tiryaki Hasan Paşa’nın Ünyeli oluşu ve Ünye’de öldüğüdür. 1611 yılında I. Sultan Ahmet zamanında burda ölmüştür. 1920’li yıllarda Saray Câmisi ile eski adı Feyziye İdadisi, Rüştiyesi ile yeni adı Anafarta İlkokulu arasında eski ulu Türk mezarlığı varmış. Bu mezarlık o tarihlerde devrin belediyesince sökülmeye başlanmış. Sökülen topraktan çıkarılan kabir taşlarından birisinde şu ibare yazılı imiş : “Kanije Kalası Gazisi Tiryaki Hasan Paşa’nın ruhuna…” vs. diye başlayan yazılı taşı belediyeciler hemen alarak belediyeye getirip korunma altına almışlar. Gel zaman git zaman, seçim kavgası, memleket davası vs. taş unutulup kayıp olmuştur.

Rahmetli Muammer Abi dürüst, namuslu, vatansever bir hemşerimizdi. Sonradan eski, yaşlı okul mezunu Ünyelilere bu konuyu sorduğumda onlar da buna yakın beyanda bulundular.

Tiryaki Hasan Paşa gene onlardan duyduğuma göre yaşlılığında Ünye’ye yerleşmiş, hükûmet gene ona vazife vermiş. Donanma-yı Humayun Eminliği’ni burda yaparmış. Yani donanmanın bir kısım ip, halat, çıma işleri ile uğraşırmış. Malûm Ünye Sancaklığı’nın en önemli ürünlerinden biri de kendir, kenevirmiş. Hattâ o zaman adı Kenehor olan ve bugünkü adı ile Velibayraktar köy ve civarları çok güzel, sağlam kendir, kenevir yetiştirirlermiş. Kenehor da Rumca kendir manâsına gelirmiş.

Hükûmet Konağı’nın kenarındaki kulübesinde uzun zaman çay ocağı çalıştıran Nazım Efendi, bir gün bana “Hoca, bu sabah çay ocağına giderken büyük bir hışırtı ile gökten yeşil nurlu ışıklar hükûmetin Anafarta Okulu’na bakan bahçesine indi. Çok şaşırdım ve ürktüm.” dedi. Ben de korkma burda Allah dostu bir zat var, belki de Gazi Tiryaki Hasan Paşa’mızdır demiştim.

Hayatı doğduğundan ölünceye kadar devlet hizmetinde geçen Gazi Tiryaki Hasan Paşa’mıza yüce Mevlâ’dan rahmet, biz hemşerilerine selâmetler dileriz. H.T.K. (İmza)

Hal böyle olunca Kanije Kalesi Müdafii Tiryaki Hasan Paşa da Ünyeli olabilir mi diye vaktiyle ben de bu araştırma zinciri halkalarına müdahil olmuştum. Henüz neticelenmemiş sonuçları sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Osman Gazi’den Atatürk’e” adlı eserin 337. sayfasındaki bilgiyi buraya aktaralım : “Hangi kasabadan veya şehirden olduğu bilinmiyor, kendisi «Karadeniz’in yalı uşağıyım, çocukluğum denizde geçti..» dermiş.” 338. sayfada ise “Bu büyük Osmanlı kahramanı son yıllarını Bosna ve Budin Beylerbeyliği’nde geçirdi; Budin Paşalığı’ndan emekliye ayrıldı ve çok yaşlı olarak seksen ile doksan arasında 1611 yılında öldü. Uzun boylu, zayıf, köse sakallı, son derece hoş, sohbeti tatlı, mert, askerlerine karşı bir baba şefkati besler, gayet dindar, aynı zamanda keyifbilir, vatan sevgisi coşkun, millî duyguları taşkın bulunmaz bir adamdı. Tiryaki lâkabını afyon kullandığı için almıştı.” bilgileri yer alıyor.2

Paşa’nın ordusunda dikkat çeken bir şahsiyet var.. Topçubaşı İNCEKARA AHMED AĞA. Eğer onun Ünyeli olduğu ispatlanabilirse Yalı Uşağı’nın da Ünyeli olma ihtimali kuvvet kazanacaktır. Ahmed Ağa, Tiryaki Hasan Paşa’nın Kanije müdafaasında topçubaşısıydı. Tiryaki Hasan Paşa Kanije’de iken, muhâcim düşmanın kırk beş topunu körletmiş bir nişancı-i mâhir olmakla topçuların başı oldu. Gayûr, hamiyyet-mend idi.3

Dikkatlerimizin İNCEKARA’da toplanmasının iki nedeni var. Birincisi; İNCEKARA, Karadeniz’de bolca yetişen bir fındık türüdür. Günümüzde bu lâkapla anılan ve bu soyadını taşıyan Ünye’de olduğu gibi birçok Karadenizli aile vardır.

İncekara; Yunanistan Makedonya’da Vodina’dan doğup Selânik yakınlarından Ege’ye dökülen bir nehrin adıdır da aynı zamanda.

İkincisi; “Osman Gazi’den Atatürk’e” adlı eserin 344. sayfasında “Tiryaki Hasan Paşa’nın Kanije kuşatmasında topçubaşısıydı… Cebelitarık – Sebte Boğazı’ndan çıkıp Atlas Okyanusu’na açılmışlar ve orada başdöndüren maceralara atılmışlardır.” bilgisi yer alır.2

Bu iki bilgi ister istemez Karadeniz çağrışımı yapıyor. İncekara fındığının özellikleri ile paşanın fiziksel tasvir özellikleri birbiriyle örtüşüyor. Yalı Uşağı ipucu ise Karadeniz kıyısında yalıları olan Ünye dahil birkaç yerleşim yerini akla getiriyor. Atlas Okyanusu’na açılmaları, harp gemilerinde topçu olduğunu destekliyor ve bu da denizci olduğunu, denizlerde büyüdüğünü teyit ediyor.

Ünye; kaptanlar, gemiciler kentidir. Bir komutan böylesi güçlü muharebelerde yanında güveneceği adamları yani hemşehrilerini taşır ki muzaffer olabilsin! Eğer bu Osmanlı Topçubaşısı ÜNYELİ ise YALU UŞAA Tiryaki Hasan Paşa neden Ünyeli olmasın?

NETİCE : Kanije Kalesi Müdafii Tiryaki Hasan Paşa’nın Ünyeli olup olmadığı henüz belgeye dayalı olarak ispat edilememiştir. Sahipsiz mezarda kimin yattığı da bizce gerçekten meçhul! Kimsenin yatmıyor olması da muhtemel! Osmanlıca kitâbedeki Tiryaki Hasan Paşa yazısı, Kanije Kalesi Müdafii değil Navarin Gazisi olan paşaya aittir ve o tarihlerde aynı adla anılan iki ayrı paşa olduğunu farkeden ve bilen çıkmamıştır. Türkçe alfabeyle ifadesini bulan mermer levha ve sac plâketler ise daha sonra yakıştırma olarak kabre monte edilmiştir.

                                                                         05 Mayıs 2016 / Ankara

 

KAYNAKÇA :

1 ŞEN, Yüksel – Tarihe Şan Veren Ünyeliler, Haftalık ÇAĞRI Gazetesi, Tarih : 25.07/26.09.1994, Yıl : 18, Sayı : 760 – 768.

2 KÖKÜTÜRK, Yalın İstenç – Osman Gazi’den Atatürk’e Beylikten Cumhuriyete, İst., Aralık 1999, 728 + 6 sh. KOÇU, Reşad Ekrem – Osman Gazi’den Atatürk’e 600 Yılın Tarih Panoraması, Cumhuriyet Gazetesi Yay., I. Baskı, İst., 1953, 164 sh.

3 Mehmet Süreyya Bey / AKTAN, ‎Ali / YUVALI, ‎Abdülkadir / KESKİN, Mustafa – Tezkire-i Meşâhir-i Osmaniyye, Sebil Yayınevi, 1995, 199. sayfa. https://books.google.com.tr/books?isbn=9757480835

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku