Yayınlanma Tarihi: 22 Nisan 2016 — okunma
Genç Ağa Canik muhassıllığı yaparken, Battal Hüseyin Paşa’nın affedilerek yeniden Trabzon Valisi olması, oğlu Mahmud Tayyar Bey’e de Canik muhassıllığının verilmesi isyanın asıl kıvılcımını oluşturmuş, Ünye âyânı bunu kabul etmeyerek isyan etmiştir. Silâhlar, toplam tereke grubunun % 10’unu oluşturur. Silâhların çoğunluğu Ünye’de olmasına rağmen, Zile ve Erbaa’da da bir kısım silâhlara rastlanmıştır. Erbaa ve Zile’de bulunan silâhlar, büyük ihtimalle ayaklanma sırasında Genç Ağa’nın yanına aldığı savaş araçları olmalıdır. Ünye âyânı siyasetin içinde yer edinmeye çalışmıştır. Siyasî amaçlarını gerçekleştirmek konusunda sınırlı derecede başarılı da olmuştur. Ünye âyânı, servetini ticarî faaliyetler, iltizam ve tarımsal yatırımlarla elde etmiştir. Kendisi zenginliğini ve siyasî rolünü arttırmaya uğraşmış; fakat bu sebeple de yanlış bir siyasî adım sonucu idam edilmiştir.7
Merkezî yönetimin taşrada hâkimiyetini sürdürmesini sağlayan müsadere sistemi diğer âyânlarda olduğu gibi Ünye Âyânı Genç Mustafa Ağa’yı da bertaraf etmeyi sağlamıştır. Ünye âyânının mallarının müsaderesinden sonra âyâna ait malların satımı yapılmıştır. Bu tarihlerde müsadere edilen mallar ilk önce âyânın sülâlesine teklif ediliyor, eğer talipli olurlarsa öncelikli olarak onlara satılıyordu. Genç Ağa’nın muhallefat listesindeki malları “canib-i miriden zabt olunan malûm’ul – miktar bedel mukabelesinde terk olunan muhallefat” cümlesinden de anlaşılacağı üzere sülâlesine terk olunmuştur. (BOA, Cevdet Maliye, nr. 11841; BOA, MAD, 9750, s. 165; BOA, MAD, 9750, s. 116)7
Ünye’de âyânlık yapan Canikli Genç Mustafa Ağa, Canik ve çevresinde “Tımarhaya-i Mustahfazan- ı Kala-i Direm Mukataası”nı tasarruf etmekteydiler. Bütün âyân ailelerinin çok rağbet gösterdikleri mukataaların esaslı bir gelir kaynağı olduğu bundan da öteye âyânların asıl güç kaynakları oldukları anlaşılmaktadır.7
Osmanlı maliye tarihinin en önemli konularından biri, devlet harcamalarında finansman aracı olan mukataa kurumudur. Maliyeciler, bu kurum aracılığıyla devletin nakit ihtiyacını karşılama, iç borçlanmayı sağlama ve özel sektörü finansman sürecine dahil etme amacını öngörmüşlerdir. Hazinenin gelir kaynaklarından biridir. Devlete ait bir arazi veya vâridâtın (gelirin) bir bedel karşılığında kiraya verilmesi veya geçici olarak devredilmesidir. Devlete gelir getiren kaynakları kiralayanlara ise ‘mültezim‘ ismi veriliyordu. Mukataanın önemine göre, mültezim, bir şahıs olabileceği gibi, bir ortaklık da olabilmekte veya birkaç mukataa topluca bir mültezime verilmekteydi, ayrıca mukataa topraklarının gelirleri doğrudan hazineye aktarılmaktaydı. Kaynak : https://tr.wikipedia.org/wiki/Mukataa
Ünye Âyânı Canikli Genç Mustafa Ağa’nın sahip olduğu ticarî kurumlarının listesi, kendisinin mukataa dışında da geniş yatırımlar yaptığını göstermektedir. Canikli Genç Ağa’nın bizzat kendisinin ve ortak olarak toplam yedi tane gemisi bulunmaktadır. Kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla Ünye’de sekiz gözlü mağazası vardır. Kurduğu ortaklıklar ve sahip olduğu gemiler sayesinde Kırım, Mısır, Anapa ve İstanbul ile sürekli ticarî faaliyetler içerisindedir. Bunun yanında tarımsal faaliyetlerde bulunmayı da ihmal etmemiştir. Terme, Akçay, Ünye, Zile, Erbaa ve Fatsa’da geniş arazileri ve bu araziler üzerinde çok miktarda tarımsal ürünler ve hayvanları bulunmaktadır.7
Âyânların denizcilik faaliyetleri açısından etkili oldukları önemli bir merkezin Ünye olduğu görülmektedir. Ünye Âyânından Canikli Genç Mustafa Ağa ile ilgili yapılan bir çalışmada âyânın denizcilik faaliyetleri takip edilebilmektedir. Muhallefat kaydında çıkanlar arasında çeşit ve işletenine ait bilgilerin de bulunduğu gemiler vardı ve hayli önemli yekûn tutuyordu. Genç Mustafa Ağa’nın üzerinde ikisi üç direkli olmak üzere yedi gemisi (türleri belirtilmeyen diğer gemilerin daha küçük – kancabaş – olduğu anlaşılıyor) ve bir sandal kaydı vardı. İstanbul ve Anapa’da bulunan (ya da işleyen) üç direkli iki geminin dörtte üç hissesi Mustafa Ağa’ya aitti. Türü belirtilmeyen diğer gemilerden üçünün yarı hissesi diğer ikisinin ise dörtte bir hissesi ağaya aitti. (Bu hisselerin ortakları belirtilmemiş ise de genelde rastlandığı ölçüde kaptanlarının da dahil olduğu bir ortaklık ağı olduğu düşünülmektedir.) Gemilerinin tamamının süvarileri / kaptanları gayrimüslim zımmî idiler. Listedeki gemilerin, fiyatlandırılması için İstanbul’a gönderilmesine karar verilmiştir. Bütün bu kayıtlara dayanarak, Genç Ağa’nın geniş bir coğrafyada gayrimüslim Rum denizcilerle kurduğu ortaklıklar yoluyla ticarî faaliyetlerde bulunduğunu söyleyebiliriz.8
Gemilerin, Anapa’dan Mısır’a, Kalas’tan İstanbul ve Ünye’ye kadar uzanan geniş bir coğrafyada seferler yaptığı anlaşılmaktadır (Bay 2005: 74); Genç Ali Ağa, Karadeniz sahillerinde zahire mübayaasına memur iken ahaliye yaptığı zulüm sebebiyle katledilmiş ve muhallefatı miriden zapt edilmişti. Kalas İskelesi’ndeki bir gemisi bütün takım ve levazımıyla açık artırma usulüyle satışa çıkarılmış, 2.750 kuruş verilerek kapan-ı dakik tüccarlarından Torşanoğlu Ömer Ağa, Osman Yazıcı ve Ömer Reis tarafından satın alınmıştı (BOA, C.ML, 18166).8
Kendisinin muhallefatı düzenlendiği sırada “Genç Mustafa’nın karındaşı Hüseyin’in on seneden beru Çarşamba âyânı” olduğu anlaşılmaktadır. Genç Mustafa Ağa’nın İsmail adında bir de oğlu vardır. Servet aynı sülâleye kalmasına rağmen Genç Ağa’nın soyundan siyasî faaliyetlerde bulunan bir kişiye rastlayamıyoruz. Sülâlesi bundan sonra Ünye’de zengin ve siyasî açıdan mütevazı bir hayata devam etmiş olmalıdır. Genç Mustafa Ağa’nın bertaraf edilmesinden sonra yörede Çalıkoğulları Ailesi etkinliğini arttırmıştır.7
Erzurum Valisi Yusuf Paşa’nın, yaptığı tedip harekâtının sonucunda merkeze gönderdiği tahriratında ise devam eden olaylar şu şekilde anlatılmıştı : Bölgedeki Hacıalioğlu, Dedeoğlu, Hacıbekiroğlu, Dizdaroğlu, Şeyhoğlu adlı şakilerin ileri gelenleri (elebaşıları) özellikle Gedikalioğlu ve Kelalioğlu idi. Karaçayır’dan hareketle Hacıalioğlu adlı âyânın olduğu Dilikcik Kalesi’nin kuşatılıp ele geçirildikten sonra Çakrak, Çomak, Giresun, Keşab, Ordu Kasabası ve Yağlıdere, Bucak taraflarındaki âyânları bastırmak üzere bölgenin merkezi olan Karahisar-ı Şarkî Kasabası’na gelmiş ve burada üs kurmuştu. Harekâtı buradan yönettiği anlaşılan Yusuf Paşa bundan sonra hakkında ferman çıkan Gedikalioğlu İbrahim ve müttefiki olan Ordu Âyânı Şeyhoğlu Abdullah’ın üzerine yürümüştü. Şeyhoğlu Abdullah, Ordu kasabasında olan Battal Paşa ve Tayyar Bey (Caniklizâdelerden) konaklarını yakmış ve askerin gelmesi üzerine kalesine çekilerek hükûmet kuvvetlerine karşı koymuştu. Mağrur bir şekilde isyan etmiş olması sebebiyle, onun da üzerine yürünmüştü. Bunun için batıdan, Canik Muhassılı ve Canikli Gençağa, diğer taraftan birkaç bin asker ile muteber bir bölükbaşı, eşkıyayı ortadan kaldırmak üzere tâyin edilmişti. Kendilerine iyi ve güzel hareket etmeleri telkin edilmişse de eşkıya askerin karşısına çıkıp çarpışmıştı. Şeyhoğlu Abdullah, hezimete uğrayarak kaçmış ve merkez edindiği Civil Kalesi’ne çekilmişti. Bunun üzerine kaleye asker gönderilerek etrafı sarılmış, bir taraftan top atılarak kalenin bir tarafı yıkılmak ve tahrip edilmek suretiyle ele geçirilmiş, bundan başka hâkimiyeti altında olan diğer kalesi de üç gün içinde fethedilmişti.6 Hacı Sağır Ağa (Hacı Salih Ağa) tarafından inşâ edilen bu binanın kalın duvar temellerinin olduğu bu mevkiin adı halen Saray Tepesi olarak geçmektedir. Belgede adı geçen Civil Kalesi’nin burası olduğu, âyân mücadeleleri sırasında Erzurum’dan gelen Yusuf Paşa ve Ünye’den gelen Gençağa kuvvetleri tarafından ele geçirilerek yakılıp yıkıldığı anlaşılmaktadır. 1897 yılındaki tedip hareketinden sonra âyânların merkezi otorite aleyhine güçlenmesine engel olunamadığı, âyânların birbirleriyle ve merkezi otoriteyle olan mücadelelerinin devam ettiği görülmektedir. (BOA, HAT, 102/4046-D, 11 Ca 1220)1
Büyük hanedanların isyanları sırasında, top ve mühimmat kullanımı daha da önem kazanmıştır. Bu gibi durumlarda çok geniş bir coğrafyada, âyân sülâlesinin adamları birçok kaleyi ele geçirmektedirler. Canikli Ali Paşa isyanında Canik’ten Artvin’e kadar, Tuzcuoğlu isyanında ise Rize’den Giresun’a kadar kaleler yerli güçlerin eline geçmiştir. Bu gibi durumlarda yerel âyanlara karşı küçük kuvvetler başarı sağlayamamış, ancak topçu destekli büyük ordu takviyeleri ile başarılı olunmuştur.6
Hakkında fermanı kaza ceryan eden Gedikalioğlu İbrahim nam makhurun hemdesti ittifak ve hembezmi şekak olduğu Ordu Âyânı Şeyhoğlu Abdullah nam melunun her ne kadar üslub-ı hâkimane ile şaki-i mezburdan infikaki ve ceride-i itaat ve inkiyada sebti irade olunmuş ise dahi, şaki-i mesfur mersum Gedikalioğlu ile meyanelerinde taahhüt ve peymanları kuvvi olduğuna binaen şaki merkum ibtida-yi emirde Ordu kasabasında vaki Battal paşa ve Tayyar bey konaklarını ihrakı binnar ile memur olan asakirin vürudlarına mağruren kıyam eylemiş olduğundan bir taraftan müşarünileyh dahi Canik Muhassılı ve Canikli Gençağa kullarını öte canibden ve birkaçbin asker ile muteber bir nefer bölükbaşı handelerini berü tarafdan tayin birle idam ve izale eşkiyayı müstelzem halat-ı hasene ve harekat-ı müstahsane kendülere telkin olunmuş olmakdan naşi şaki-i makhur asakir-i memurenin pişgahına çıkub eşali-i şerare-i harb ve kıtale mutasaddi olmuş ise de … asakir tarafında vizan ü badi semum hezimet şaki mersum canibinden ilan olub …. Şaki-i mersum münhezimen firar ve cay-i pah ittihaz eylediği Civil Kalesi’ne (alınması ve ele geçirilmesi beşer aklından hariç olarak birbirleriyle birlik oldukça tedbirlerine halel gelmeyeceği görüşünde oldukları) tahassun ve istikrad eylemiş olduğuna mebni derhal asakiri memure yemin ve yesar ve pişgah ve ağurunu sed ve bend ile emr-i muhasara ve tezyifine ibtidar edildiğinden başka aralarından peyderpey nazyanaşarak ve ikdamlarını mucib halatın istihsaline ikdam olunarak bir tarafdan tob rad aşub endahatıyla kala-i mezburenin bir canibini hedm ve tahrib olunmak mülabesesiyle asakir-i memur taraf taraf hücum ve iftiham olduğundan Şeyhoğlu Abdullah’ın ve avanesi 41 nefer bölükbaşılarının cezaları tertib ve gayri zir-i dest-i erbavında olan diğer kalesi dahi üç gün zarfında kezalik feth ve teshir kılınmış olduğu… [BOA, HAT, 63/2753, 3. M. 1212, (28 Haziran 1897)]1
Devam edecek
21 Ağustos 2015 / Ankara
KAYNAKÇA :
1 EKİNCİ, Doç. Dr. İlhan – Büyük Âyânların Gölgesinde Ordu Kazası’nda Âyânlığın Gelişimi, History Studies, Special Issue on Lausanne, Volume 5, Issue 4, July 2013, p. 151 – 176.
6 BAY, Abdullah – Ünye Âyânı’ndan Canikli Genç Mustafa Ağa’nın Siyasî ve İktisadî Faaliyetleri, Sayı 7 (Güz 2005), Karam, sh. 60 – 75.
7 BAY, Abdullah – Trabzon Eyâleti’nde Mütegallibe Hareketleri ve Âyânlık (1750 – 1850), Doktora Tezi, 440 sayfa, Erzurum, 2007, sh. 86, 195 – 198, 300. BOA, TAD, c. 2, s. 60 – 61, h. 1.
8 EKİNCİ, Doç. Dr. İlhan – Karadeniz’de Âyânlar ve Denizcilik, Karadeniz Araştırmaları, Bahar 2013, Sayı : 37, sh. 15 – 49.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.