son haberler

Mevsimler Şeridi ve Bahar

Yayınlanma Tarihi: 31 Mart 2017 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Şöyle bir çocukluk yıllarıma gittiğimde aklıma önce ilkokul yıllarım geliyor. Daha çocukluktan kurtulur kurtulmaz okulun yolunu tutup o günün eğitim sistemine göre eğitime başlamıştık.

Öğretmenler mi başarılıydı, biz mi zekiydik yoksa sistem mi düzgündü bilmem ama bugünkü nesilden daha çabuk kavrıyorduk.

Sonraları bilinmez bir el değdi eğitime. “Bu çocukları ezbere alıştırmayın, bu kadar bilgiyi bunlar kaldıramaz” diye ortaya atılan fikir daha sonra meyvesini verdi binlerce öğrenci adı sürekli değişen ve mahiyetinde bir arpa boyu yol alınmayan ÖSS tarzı imtihanlardan tabiri caizse sıfır çekti.

Peki, “Ezberci sistem” diye itelenen sistem nasıl bir öğrenci yetiştirdi?

Neymiş efendim “Fransa’nın yer altı kaynaklarından bize neymiş.” Ege’nin iklimi, Marmara’nın sanayisi, Fuzuli’nin gazelleri, Ziya Paşa’nın taşlamaları, bilmem kimin tablolarını bilmek kimseye fayda vermezmiş. Yaşayarak, yaşartarak öğrenilecek ezbercilikten kurtulacakmışız.

Kimse merak etmesin kurtulduk efendim. Kimsenin bir şey ezberlediği yok artık. Aslına bakılırsa bir şey bildiği de yok. Nasıl bilsin? Madem ezberinde tutamıyor, bazı şeyleri nasıl öğrenecek?

Mesela “a” harfi nasıl ezberlenmeden bilinir?

Bugün altıncı sınıfa gelmiş ve okuması son derece zayıf öğrenciler var. Bunların hepsi de “hormonlu” yiyeceklerden olmadı her halde. Bizim zamanımızda birinci sınıfın sonunda kalmaz herkes okur-yazar olur, üçüncü sınıfta ise düzgün bir şekilde okunurdu. Sınıf yükseldikçe ilk gördüğü kelimenin telaffuzunda biraz zorlanır, ikinci okumaya ona da alışılırdı.

Diğer konular da aynıydı. Bir okuldan sene bir veya iki kişi biraz noksan olur, o da açık ara noksan olmazdı. Şimdi ise her sene bir iki kişinin başarısına sevinir olduk. İyi de bunlar ezberlemiyorsa neleri öğrenmişler?

Demem o ki ülke insanının ya gittikçe kavrama seviyesi düşüyor, ya da sistemde bir bozukluk var. Üçüncü ihtimali söylemek her babayiğidin harcı değil. Orasını şimdilik bir kenara bırakalım. Çünkü bu suyla çok hamur olur. Olur, olmasına da hamur cıvıklaşırsa halimiz harap olur.

Biz biraz derin konulara girince “Mevsimler Şeridi” kaynamasın.

Efendim bu Mevsimler Şeridi son derce saçma bir tasnif olmuş. Kim akıl ettiyse. Ya da kime akıl ettirdilerse.

Türkiye gibi Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında olan güneye ve kuzeye yakın yerlerde toprakları olan, bazen bir günde dört mevsimin yaşandığı bir ülkede Mevsimler Şeridi olur mu hiç. Mesela “Mart” ayı ilkbahara dâhil. Söyleyin şimdi ülkemizde “Mart” hangi bölgelerde bahara, hangi bölgemizde kışa benziyor.

Üstelik resmi takvim olan miladi takvime göre Mart ayı Rumi aylara göre 13 gün önce giriyor. Eskiler bu takvimi kullanıyorlarmış Miladi takvime göre ayın 14’ü Rmi takvime göre ay başı. Yani gerçek bahara Rumi takvim daha çok benziyor. Buna rağmen “mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” sözü de eskilere ait. Yani Miladi takvim Mevsimler şeridine göre sınıfta kalmış vaziyette.

Biz sadece mart ayını örnek verdik. Ya Nisan ayına ne demeli? Karadeniz’in Nisanı ile Akdeniz’in Nisanı aynı mı?

Böyle bir ucubenin okullardan kaldırılması isabetli olmuştur.

Yoksa öğrenci aylara bakarak iklim öğrenmeye kalkarsa sapla saman birbirine karışır. Ha diyeceksiniz ki meteoroloji ne işe yarar.

Eskiden meteoroloji mi vardı. Dedelerimiz bazı şeyleri kendi tecrübesiyle kendine yetecek kadar biliyordu.

 

 

 

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KÜÇÜK KALEMLER BÜYÜK HAYALLER

30 Nisan 2024 okunma
Atalarımızın “Ağaç yaş iken eğilir” sözü hayatın her sahasında bize rehber olmuştur. Olmalıdır da… Küçük yaşlarda verilen eğitim, ileri yaşlarda bize hem temel, hem de rehber olacaktır. Her bina sağlam temel üzerine konulmalıdır ki uzun süre... Devamını Oku

EL ÜCRA’DA ALUÇ ARAMAK

28 Nisan 2024 okunma
Bazen oturup araştırma yapmak bir yeri tanımak için yetmeyebiliyor. Eskilerin “Aynel yakin” diye adlandırdıkları şey öğrenmek istediğin neyse onun yakınında bulunmaktır. Alucra Giresun’a bağlı sahile uzak bir ilçe. Zaten Anadolu’da denize komşu olan... Devamını Oku

KORGAN’A YOLCULUK

20 Nisan 2024 okunma
Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı… Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların... Devamını Oku

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku