Yayınlanma Tarihi: 1 Kasım 2023 — okunma
Tarih 20 Temmuz 2023. Ülkemizin en az ilçesi olan iline uğradı yolum. Bayburt ili, merkez dâhil üç ilçeden teşekkül etmiş. Merkezin dışındaki ilçeler ise Demirözü ve Aydıntepe.
Rotamızı sıcak bir yaz günü Aydıntepe ilçesini hedef alacak şekilde belirleyip, yola çıkıyoruz. Nihayetinde ilçe merkezini giden yolu buluyoruz. İlk giriş sanki tali bir yol girişi gibi. Ancak daha önce ilçe hakkında yazılıp çizilenlere bir göz attığım için bir sürprizle karşılaşmıyorum. Seyrettiğim mütevazı belgeseller hariç.
detim gereği şehrin içinden önce taşıt, sonra da yaya olarak yürüyorum. Tabii şehre ilk defa geldiğim için hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyorum. Mimari yapısı, şehrin planı, cadde ve sokakları nasıl bir düzende onu inceliyorum. En çok da insanlarını…
İlçede önceden edindiğim bilgilere göre üç ilkokul, üç ortaokul, bir anaokulu var. Lise programı veren ÇPLA ile Halk Eğitimi Merkezi ve beş adet ön lisans programı veren Meslek Yüksek Okulu var. Tabii bir de Halk Kütüphanesi…
Bir öğretmen olarak okullardan çok kütüphane daha çok dikkatimi çekiyor. Okullar bir yerde mecburi ama kütüphaneye gitmek tercihe bağlı.
Hemen kütüphaneden içeri giriyorum. İsmini unuttuğum bir bey beni idari bölüme götürüyor. İsimlerinin Zeynep Kocabaş ve Şeyma Akbaş olduğunu öğrendiğim İki genç kütüphanede görevli. Görünüşe bakılırsa bir çalışmanın telaşı içinde. Meğer küçüklere kütüphaneyi sevdirmek ve onları kitaplarla tanıştırmak için bir program düzenlemişler. Daha ana sınıfı yaşlarında minikler yani yarınlarımızın geleceği çocuklar velileriyle birlikte kütüphaneye uğruyor.
Zeynep ve Şeyma Hanım gelen minik misafirlerle ilgileniyor. Kısa bir süre sonra program başlıyor. Üç günde 410 km yolu kat ederek aldığım yolun verdiği yorgunluk kitapları görünce gidiyor. Programın bir kısmını takip ediyorum. Çünkü çok yakında bulunan kısaca ÇPAL olarak bilinen okulu ziyaret ediyorum.
Kendime göre yaptığım program gereği şehri biraz dolaşıp tekrar kütüphaneye varıyorum. Kütüphanede 20 bin kitabın olduğunu öğreniyorum. Bir kitap da ben hediye ediyorum. Kültür kitaplarının az okunması ve 40 yaşın üzerinde kişilerin kütüphaneye gelmemesi biraz mahzunlaştırıyor beni.
İlçede 1990 yıllarında 16 bin olan nüfuz 2020 yılında 6500 civarına inmiş. Bunda istihdamın etkisi büyük. Son zamanlardaki göç sebeplerinden biri de sadece ekonomik olmayıp biraz da sosyal çevrenin yeni nesle uygun gelmemesinden kaynaklanıyor. Bazı yaşlıların “Sen toprağı seversen toprak da seni sever” şeklindeki ifadesi kendi devrine göre bir söz. Bir yaşlımız da “Genç olan kendini İstanbul’da yıpratmasın, burada çalışsın” derken kast ettiği şeyin ekonomi olduğunu anlıyoruz.
Yeni neslin “Aydıntepelilik aidiyetine” sahip olabilmesi için şehrin yetkililerinin biraz gayret etmesi gerekli. Kaymakamlık, yerel yönetimler, okullar ve varsa kültürel faaliyetler yapan kuruluşlar belirli aralıklı çalışmalar yapmaları lazım. Bu sadece kütüphane ile olmaz. Gerçek iki kızımız kitapla okurları buluşturmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Bunu bizzat kendim gördüm. Buradan yapmış olduğu gayretli çalışmalar için Şeyma Akbaş ve Zeynep Kocabaş’ı tebrik ediyorum.
Aydıntepe ekonomik olarak hayvancılık ve bir miktar da arıcılık ile uğraşan kişilere sahip. İç kısımlarda “Su” önemli bir durum. Bazı mevsimlerde çiftçiler için daha çok ihtiyaç duyuluyor.
Kültürel olarak sahilin ve iç kesimlerin arasında bir yerde dil de öğle. Nüfusu göçten dolayı az olmasına rağmen göç de almış bir ilçemiz. Bu da kendine has bir dil ve kültür meydana getirmiş.
Aydıntepe’den şimdilik yazacaklarımız bu kadar. Bakalım zaman ne gösterecek. Gönlü aydınlık olan bu şehrin insanlarına gönülden selamlar…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.