Yayınlanma Tarihi: 10 Kasım 2014 — okunma
Çoktan beri şahsa mahsus yazılar yazmadım. Aslında portre yazıları yazmak yazar milletinin pek huyu değildir. Hele de eli kalem tutan biri bahse konu olacaksa o işe pek yanaşmazlar.
Atalarımız “Kör ölür badem gözlü olur” diye bir söz söylerler. Yani kişilerin sağlığında kadrini ve kıymetini görmezden gelip; onlar dünya hayatından el etek çekince yere göğe konduramayız. Yani sureti haktan görünüp vefa borcunu ödemiş sayılırız güya.
İşin esası böyle değildir nitekim. Çünkü yaşayan biriyle ilgili güzel şeyler yazacaksanız, yazdığınız bu kişi kalem işleriyle uğraşıyorsa, yazı yazdığınıza göre sizinle aynı kulvarda demektir. Ne lüzumu var şimdi bunlardan bahsetmeye değil mi?
Var efendim. Bal gibi de var!
Biz insanlara hak ettiği değeri vermezsek bize kim değer verecek? Her ne ise. Biz de okur yazar olmanın verdiği imkân doğrultusunda sizleri dost meclislerinde Emin Hoca adıyla maruf bir kardeşimizden bahsedeceğiz. Her ne kadar bu satırlarda hakkını verecek cümleler kuramazsak da; hüsnü zannımıza binaen kusurumuza bakmaz herhalde.
Emin Hoca yani Emin Gürdamur bu sene üçüncüsü tertip edilen “Uluslararası Kaşgarlı Mahmut Hikaye Yarışması’nda Türkiye ikinci olmayı hak kazanarak bir başarıya imza atmıştır. Öncelikle bir yarışmaya katılmaya karar vermek o kadar kolay değildir. Sonra o yarışmadan derce ile ayrılmak hiç kolay değildir. Sayın Emin Gürdamur bir din görevlisidir. Namı diğer devlet memuru. Hani şu eskiden beri avamın “Salla başı al maaşı” diye olan zümreden. Bu söz bütün devlet memurları için söylenen bir sözdür ve niçin söylenmiştir onu da sosyologlar araştırsın artık.
Belli ki Emin Hoca sıradan biri değildir. Sadece kendisine verilen vazifeyi yerine getirip bir kenara çekilen kişilerden hiç değildir. Çünkü yaptığı iş memuriyetin dışında bir iştir. Bugün ister din görevlisi, ister maliyeci, ister eğitimci ister sağlıkçı, ister emniyetçi ve buna benzer kamu kuruluşlarında çalışan binlerce kişiden kaç tanesi veya yüzde kaçı okuma, yazma, düşünme, yorumlama melekesine sahiptir?
Evimizden işimize, işimizden evimize giden güzergahın dışına çıkanlardan biridir Emin Hoca. Bir şeyler yazmak, bir şeyler hakkında bilgi sahibi olmak kolay mı? bu yazıyı tesadüfen okuyup “Dur bakalım biz de okuyor, anlıyor, yazıyor ve yorumluyoruz; sana ne oluyor? “diye soranlara biz de “Toplamda ne size benzer olanlar ne kadar?” sorusunu sorarız ki cevabının nasıl geleceği de bilinmez.
Sayın Emin Gürdamur bu yarışmaya katılmakla farklılığını ortaya koymuştur zaten. O ve onun gibiler bizim gönlümüzün birincileridir. Madem ki fikir yoluyla bir şeyler ürettin o halde bizden farklısın demektir.
Dedik ya, biz de okur yazar olmanın verdiği imkan ile bir dostumuzun kıymetini sağlığında bilelim ve ona gerekli olan desteği verelim. En azından manevi kuvveti artarak “Yaptıklarımın farkındalar” diyebilsin. Unutmayın eli kalem tutan kişiler eli silah tutan kişilere er geç galip gelecektir. Ha burada, ha başka yerde.
Biz de bize ayrılan yerin sonuna geldik. Kendisine geride kalan ömrü içinde nice başarılara imza atmasını diliyoruz. Umarız edebiyatımıza Sait Faik, Ömer Seyfettin ve Mustafa Kutludan sonra yeni bir ses getirir. Hem bizler hem de vatanın has evlatları kendisinden istifade eder.
Kalemine ve yüreğine sağlık dostum.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.