Yayınlanma Tarihi: 18 Mart 2013 — okunma
Çanakkale Türkiye siyasi haritasına göre ülke sınırları içerisine bir vilayet. Yahu “İyi ki söyledin, haberimiz yoktu” diyebilirsiniz.
Çanakkale bir vilayetimiz. Onu asıl meşhur eden 1915 yılında yapılmış ve tarihe “Çanakkale Savaşı” diye geçen kanlı ve bir o kadar da insanlık dışı bir savaş. Bu savaşla ilgili çok şey yazıldı söylendi. Belki konu olarak üzerine en fazla kitap yazılmış hadiselerden birisidir.
Her 18 Mart geldiğinde Çanakkale ruhundan bahseden hamasi yazılar yazılır, nutuklar atılır; atalarımızın verdiği mücadelelerden bahsedilir. Düşmanı veya düşmanları boğazlardan nasıl geçirmediğimiz anlatılır. Menkıbeler toplanır. Hepsinde de kahramanlık hikâyelerinin yanı sıra insani meziyetlerimiz de anlatılır, atalarımızla guru duymamız gerektiği izah edilmeye çalışılır.
Çanakkale ile yazılı kitaplar hemen hemen aynıdır. Sadece yazar ve yayınevi farklıdır. Reklam şirketleri aylar öncesinden tanıtıma başlarlar. “Çanakkale ilgili son bilgileeer…”
Çanakkale ruhu ile Çanakkale güruhunu karıştırdık son zamanlarda. İnsanın manevi ve insani duygularıyla ancak bu kadar oynanır.
Halbuki Çanakkale ruhu diye bir şey tükenmek üzeredir günümüzde. İki konuşmacı gelip 150 kişilik haziruna iki kelam etti diye ‘ulama’ sınıfından addedilerek ‘nasıl konuştu değil mi’ diye över dururuz hatibi. Yetmiyormuş gibi salondaki kalabalıktan bahseder ‘tıklım tıklım doluydu’ diye böbürleniriz. Çanakkale ruhunu 150 kişiye vermenin gururuyla çıkarız oradan. Hâlbuki binlerce ‘güruhtan’ kimse bahsetmez.
Avunur dururuz. Çok şeyin ‘künhüne vakıf olmadan’ fetvalar verir, nutuklar atar, nutuklar dinleriz. Sonra atalarımızın kazandığı zaferin tadını kimimiz internet kafelerde, kimimiz barlarda, kimimiz bilmem nerelerde konusu geldikçe anlatır dururuz.
Bu gün ne kadar milli gün varsa resmi mecburiyetten meydanlara toplanır olduk. Gelenlerin de çoğu eğlenmek amacı taşıyor. Yani biz daha 90 sene öncesini bile anlatamamışız torunlarına. Bu gün Çanakkale’ye gidenlerin bir çoğu savaşın yapıldığı yerleri değil de “Truva’nın sahte atını” görmeye gidiyor. Elbette insan kendisine neyi yakın bulursa onu yapacak. Bu gayet normal. Kimi Truva atı görmeye gider kimi savaşın geçtiği yerleri… Kimsenin elinden seyahat etme hürriyetini alamayız. Ancak çok özel günlerde sanki atalarının hissiyatını hala taşıyormuş gibi anlatıp geçmiş kahramanlarımızla gurur duyarken herkesi de öyle sanıyoruz.
Bu gün Çanakkale bir vilayet kaldı sadece…
Her mart ayında nasıl olur da durumdan vazife çıkarırım ve Çanakkale sayesinde para kazanırım diye hesap yapanlar az değil. Dön dolaş aynı şeyleri isim değiştirerek yazmanın bir âlemi var mı?
Dün 18 Martta düşmana silah çeken bu milletin ahfadı 12 Martta neye silah çekti belli değil.
Neyse…
Çanakkale bizim vilayetimiz.
Kimseye “bir karış ” vilayetimizi vermeyiz…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.