son haberler

Kurutma Kâğıdı

Yayınlanma Tarihi: 17 Ağustos 2015 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Hey gidi günler hey!

İnsan şöyle bir maziye baktığında geride neler bıraktığını görünce bir hoş oluyor. Şairin “Mazi içimde bir yaradır” demesi boşuna değil demek ki.

Ardımızda o kadar çok şey bıraktık ki…

Hangimiz, ardımızda; belki sayısı az ama bizim için ömre bedel anlar ve kişiler bırakmadık ki?

Şimdi yanımızda olmayan sevdiklerimiz, sevenlerimiz ve diğer tanıdıkların kıymeti, var oldukları zamandan daha fazla değil mi?

Geride sadece şahıslar mı kaldı? Yitirdiğimiz mekânlara, meskenlere ne demeli? Teknolojinin bize “kolayca dayattığı” ve hiç itiraz edemediğimiz yenilikler bizden bazı şeyleri alıp götürme dimi?

Zaman sanki sevenleri ayırma makinesi…

Şöyle bir çocukluğumuza gittiğimizde hatırımıza gelecek o kadar şey var ki…

İşte bunlardan birisi de “kurutma kâğıdı.”

Sizce kurutma kâğıdını kaç kişi biliyor, kaç kişi kullandı? Bilmeyenlere, görmeyenlere, varlığını bildiği halde kullanmayanlara nasıl anlatılır?

Eskiden ilkokula başlarken kurşun kalemlerimiz olurdu. Ucu sivriltilen, bazen de bir yerinden bağlayıp boynumuza astığımız… Kurşun kalem yazısı silinme özelliği olduğundan yazmayı yeni öğrenenlere kolaylık sağlıyordu. Öyle ya silinmeseydi ne olurdu? Defter defter olmaktan çıkar bir takım yanlış ve anlamsız kelimelerle dolardı.

İlk iki sene sonra okumayı ve yazmayı öğrenen minicik öğrencilere artık silinmez kalemlerle yazı yazmasının öğretilmesi gerekiyordu. Bunun için de mürekkepli kalemler kullanılırdı. Mürekkep silinmediği için yanlış yazılmaması gerekiyordu.

Mürekkepli kalemlerle “güzel yazı” dedikleri derslerde yazma öğretilirdi. Her öğrencinin bir “hokka” takımı vardı. Bu “hokka takımı” konusunu sonraya bırakalım.

Öğretmelerimiz bize el yazısı yazdırmayı ve bu yazıyı da Latin harfleri ne kadar estetik yazılabiliniyorsa o kadar düzgün yazdırmayı öğretiyorlardı. Yazının estetikliği yazdığımız kalemin, kullandığımız mürekkebin kalitesi ve özelliğine göre değişiyordu.

Minicik ellerimizle yazdığımız yazılar bir zaman ıslak kalıyordu. Buna nemli de denilebilir. Bu durumda sayfa kapandığında, karşı sayfaya yazıların lekesi geçiyordu. Bunu önlemenin iki yolu vardı. Ya yazı kuruyana kadar beklenilecekti, ya da kurutma kâğıdı kullanılacaktı.

Bir kâğıtta mürekkebin kurumasını beklemek zaman açısından uygun değildi. Onun için kurutma kâğıdı denilen ve daha çok pembe renkli olan günümüzde kullandığımız “havlu mendil” esaslarına göre yapılmış küçücük kâğıtlardı. Her öğrencide bulunurdu.

Ev ödevleri de dolma kalemle yani mürekkepli kalemlerle yazıldığından kurutma kâğıtları burada da çok işe yarıyordu.

Daha düne kadar okul idarecilerinin masalarını süsleyen masa takımı için de kullanılan kurutma kâğıtları, teknolojinin de gelişmesiyle kendiliğinden kuruyan mürekkepli kalemler namı diğer pilot kalemler hayatımıza girdiği günden sonra kurutma kâğıtları da hayatımızdan çekildi.

Hayatımızdan neler çekilmedi ki…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KORGAN’DA BİR ŞELALE

7 Mayıs 2024 okunma
Bir yeri ziyaret ettiğinizde öncelikle karşılaşacağınız şeyler şunlardır: Tarihi doku, coğrafi yapı ve insan… Tarihi doku o yerde daha önce yaşamış kavim ve devletlerin günümüze kadar gelmiş “Fiziki imzaları”dır. Yani geçmişten günümüze... Devamını Oku

KÜÇÜK KALEMLER BÜYÜK HAYALLER

30 Nisan 2024 okunma
Atalarımızın “Ağaç yaş iken eğilir” sözü hayatın her sahasında bize rehber olmuştur. Olmalıdır da… Küçük yaşlarda verilen eğitim, ileri yaşlarda bize hem temel, hem de rehber olacaktır. Her bina sağlam temel üzerine konulmalıdır ki uzun süre... Devamını Oku

EL ÜCRA’DA ALUÇ ARAMAK

28 Nisan 2024 okunma
Bazen oturup araştırma yapmak bir yeri tanımak için yetmeyebiliyor. Eskilerin “Aynel yakin” diye adlandırdıkları şey öğrenmek istediğin neyse onun yakınında bulunmaktır. Alucra Giresun’a bağlı sahile uzak bir ilçe. Zaten Anadolu’da denize komşu olan... Devamını Oku

KORGAN’A YOLCULUK

20 Nisan 2024 okunma
Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı… Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların... Devamını Oku

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku