son haberler

Kuzine

Yayınlanma Tarihi: 19 Ağustos 2016 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Aslında biz ona “guzine” deriz.

Çok yakına kadar evlerimizin vazgeçilmez eşyalarından biriydi. Yaz kış yakılırdı. Hem ısınma için kullanılır hem de bir nevi ocak görevini görürdü. Her ne kadar yazın fazla itibar görmese de ara sıra hatırı sorulurdu.

İlk evlerimizde, ocaklık olarak kullanılan yer ısınma açısından pek elverişli olmuyordu. Yine de bir evin olmazsa olmazlarındandı. Ocaklık demek bacada tüten duman demekti. Bacadan duman tütmesi orada birilerinin yaşadığının alametiydi.

Ocaklığın bulunduğu yerde soba veya kuzine olabilirdi. Çünkü soba veya kuzinenin borusu doğrudan dışarıya değil de ocaklığa açılacak şekilde yapılırdı.

Kuzine çok yönlü kullanılırdı. Kışın hem ısınılır, hem üzerinde yemek pişerken su kaynatılır hem de gözünde de ekmek veya başka bir yemek daha pişebilirdi.

Ulaşımın zor olduğu, üretimin az olduğu zamanlarda kuzineler o köyde veya o beldede bu işi yapan ustaların da olması demekti. Öyle ya her eve lazımdı. Böylece bir sanat daha ortaya çıkıyordu.

Yazın dışarıda yakılan ateşler üzerinde de yemek pişirilirdi. Genelde düğün, bayram ve davet gibi daha çok kişinin davetli olduğu özel günlerde bu yola başvurulurdu. Köy yerlerinde bazı yemekler dışarıda yapılırdı. Yemekler bazı yerlerin tabiriyle “kapıda” yapılırdı. Kapı içeri kelimesinin zıt anlamına geliyordu. Yanı dışarısı demekti.

Mevsim güze dönmeye başlayınca kuzine yavaş yavaş kullanılmaya başlanırdı. Güz aylarının serin gecelerinde kuzine çok işe yarardı.

Benim aklıma kuzine denilince mısır ekmeği gelir. Çünkü mısır ekmeğinin en güzel pişirildiği yer kuzinenin fırınıdır. Bir yandan ısınır, bir yandan su kaynar, diğer yandan yemek pişerken; kuzinenin fırınında da mısır ekmeği pişerdi. Belli zaman sonra pişmiş ekmek kokusu etrafı sarar daha yemeden lezzetini damağınızda hissederdiniz.

Mısır ekmeğini pişirmek için derin silindirik bir kap olurdu. Normalde tepsi genişliğinde olan bu kap silindirik bir tavaya benzerdi. Ekmek ya “çiğ” un denilen güneşte kurutulmuş mısırdan yapılırdı ya da “Fırın darısı” denilen fırında kurutulmuş mısır unundan yapılırdı. Ne şekilde olursa olsun yeni pişmiş bir mısır ekmeğinin lezzeti çok az şeyde vardı.

Çocuklar kuzineyi en çok kış aylarında severdi. O soğuk kış günlerinde oyundan yorgun ve üşümüş halde eve döndüklerinde ilk iş kuzinenin daha sonraları da sobanın etrafında kendilerine bir yer bulmaktı.

Hele bazı akşamlar kuzine üzerinde mısır patlatıp, kestane pişirip çay eşliğinde yapılan sohbetler doyumsuz keyif verirdi.

Kalorifer denilen demir parçası önce kendini ısıtıp sonra etrafı ısıtmaya başladıktan sonra kuzine yavaş yavaş hayatımızdan çekildi. Daha sonra patlatılmış mısırlar mahalle bakkalında satılmaya başlandı. Mısır ekmeği hayatımızdan çekildi. Artık kuzinler birer antika gibi tamamen paslanmayı bekledi. Ve sonunda da yok oldu.

Sizce asıl yok olan neydi?

Kuzine mi? Kuzinede pişen ekmekler mi?

Kavrulmuş kestaneler, patlatılmış mısırlar mı?

Kaynak sularıyla demlene çaylar mı?

Yoksa kuzinenin sıcaklığı mı?

Belki hepsi, belki de hiçbiri.

Yinede hayatımızda bir boşluğun olduğunu biliyorsunuz değil mi?

Adının ne önemi var…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KORGAN’A YOLCULUK

20 Nisan 2024 okunma
Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı… Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların... Devamını Oku

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku