Yayınlanma Tarihi: 2 Eylül 2016 — okunma
Nefes almak istiyorum.
Her mesleğin bir inceliği bir de sırrı vardır. İncelini herkes görür ama sırrına vakıf olmak zordur.
Eskilerin maharet, beceri veya ustalık olarak adlandırdığı şeyler kolay elde edilmiyor. Bilginin tecrübeyle bir araya gelmesi, yeniliklerin takip edilmesi, sonra bunların uygulamaya geçilmesi lazım. Yanlışlardan ders çıkarıp, doğruların daha da geliştirilmesi lazım.
Kısaca işiyle bütünleşmesi lazım.
Bugün sizlere bir hekimden bahsedeceğim. Kendisi ATASAM Hastanesinde KBB uzmanı. Uzmanlık sadece unvanı değil bence. Başarısıyla, başarısının devamıyla, kısaca istikrarıyla hak ediyor.
Öncelikle bir Anadolu insanı. Babasının Genel Cerrah olması belki meslek seçiminde özendirici veya yönlendirici olmuş olabilir. Öyle ya daha küçücükken sağlık hususunda sohbetler dinlemiştir. Kulağına bir şekilde takılmıştır söylenenler. Sonra da gönlünde yer bulmuştur. İş gönle ulaşınca akan sular durur. Gönül bu vazgeçer mi tercihinden kolay kolay.
Yaklaşık dokuz aydır çalışıyor ATASAM’da. Kimbilir kaç kişinin rahat nefes almasını sağladı. Orasını bilmiyoruz. Bildiğimiz o ki onunla yolu kesişen herkesin memnun olması. Az şey değil elbet.
Bir kişi bir köşeye nasıl sığar bilmiyorum. Deniyoruz diğer denemelerimiz gibi. Tek korkumuz hekimimizin hakkını verememek. Duyguları yazıya dökmek kolay olmuyor.
Kendisinin aslen Tokat’lı olduğunu öğreniyoruz. Daha önce “Ak Zambaklar Şehri” bir eserde okumuştum Tokat’ı gitmesem de yazarın üslubundan etkilenmiş sevmiştim. Tanıtım böyle bir şey demek.
Tokat ismini duyduğumda aklıma o eser dolaysı ile Anadolu insanın sıcaklığı geliyor. Tıpkı hekimimiz gibi.
Tunç Beyi görür görmez ısınıyor insan. Güven verici bir yanı var. Aslına bakılırsa bir hekimde olması gereken en önemli özellik güven duygusu. Demek hastanelerde boşuna “Hastanemizde hekim seçme hakkınız var” ibaresi yazılıyor. Tunç Bey için böyle bir ikaza gerek yok. Zaten onu gören “Tam aradığım kişi” diye geçirir içinden. Bu da hasta için önemlidir.
Hekimimiz Tunç Üstün beyle kızımın bir şikayeti üzerine karşılaşıyoruz. Bizim bilmediğimiz gerekli tıbbi işlemlerden sonra cerrahi bir müdahalenin olması gerektiğini söylüyor bize. Yani teşhisi böyle.
Anadolu’da “Bıçak altına yatmak” diye bir tabir vardır. Ameliyat teşhisi konulan hastalar için söylenir. Hatta sonucu için de “Ne olur ne olmaz” gibi tereddütlü bir cümle de kurulur. Kısaca korkulur. Ancak hekiminizin açıklamaları sizden alabilir bu korkuyu.
İşte böyle bir vaziyette ne yapacağımızı düşünürken, gerekli açıklamaları yapıyor Sayın Tunç Üstün. Biz de rahatlıyoruz biraz. Biraz çünkü birazın diğer yanı müdahaleden sonraya kalıyor.
Zaman biraz zor geçiyor ve beklenen an geliyor. Artık hastamızı Tunç Beye emanet ediyoruz. Kaygılı bir bekleyiş alıyor bizi. Sonra önce hasta geliyor servisine, sonra da Tunç Bey. Seviniyoruz. Çünkü hastamız sağlıklı görünüyor. Ardından hekimimizi dinliyoruz. Gerekenleri açıklıyor. O kadar rahat ki “Bunlar da oldu mu” tamam der gibi. Biz öyle olduğunu demeden anlıyoruz. Daha doğrusu Tunç Bey gerektiği gibi anlamamızı sağlıyor.
Tunç Beyin açıklamalarını can kulağı ile dinliyoruz. Ne de olsa hasta bizim. Fakat o ne duruş? Ne izahat? Ne güven? Sanki sıradan bir şeyi bize anlatıyor gibi. Hepimiz daha da rahatlıyoruz.
Yarım asrı aşalı çok doktor görmüşlüğümüz var. Daha dorusu benim yaşımdakilerin çok göreceği meslek grubundan. Ancak Tunç Beydeki rahatlığı ve güven duygusunu çok az kişide görmüştüm. Belli ki hastalar kadar ATASAM da yöneticiler de bu işten çok memnun olmalı. Ayrıca Tunç Beyin yardımcı elamanları da bu hususta ehil. Hekimimize yardımcı olan Derya Çilesiz’i de unutmuş değiliz. Tabii diğer çalışanları da. Emekleri için teşekkür ederiz.
Peki, bir insan nasıl bu kadar başarılı olabilir?
Öncelikle Başarlı insanları insan sevgisinin de üst seviyede olduğunu kabul etmek lazım. Başarılı olmak sevmeyi gerektirir. Hiç kimse sizi çekemse, beğenmese, hatta sevmese bile sizin mesleğinizi ve insanları sevmeniz başarının anahtarıdır.
Her haliyle tam bir Anadolu insanı olan Tunç Bey insanlara olan sevgisini belli ediyor. Kim bilir bunun altında hak ettiği sevginin karşılığını göremediği kişilerdendir. İşi biten yanından ayrılıp kuru bir teşekkürü az görenler, bu kadar başarılı olmasını çekemeyen hemşehrilerinin varlığı, yakın tanıdıklarının sözde umursuzluğu ve buna benzer başarıyı çekemeyenler bile Tunç Beyi yaptığı işi sekteye uğratamıyor.
Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat Gibi
Sevmek başarını anahtarıdır. Gerisi gayret, araştırma ve sabırdır. Bu zamanla yerini tecrübe denilen hayat okulunun en yüksek kademesine çıkmaktır ki Tun Bey bu basamakları emin adımlarla çıkmaktadır.
Asil insan başkalarını kendisi hakkında ne düşündüğüne bakmaz. Asil insan kendisinin neler yapacağına ve yaptığına bakar. Başkaların takdirinden çok vicdanın takdirine ehemmiyet verir. Bunun içinde ardına bakmaz. Ardına bakmaz çünkü önü hep aydınlıktır. Yeter ki siz karanlık yoları gönül ışığı ile aydınlatın. Gönül ışığı en güçlü projektörlerin yaydığı ışıktan daha çok aydınlatır.
Sağ olasınız Tunç Bey. Elinize ve emeğinize sağlık. Başta Derya Çilesiz olmak üzere ismini bilmediğim bütün elamanlarına da teşekkür ederiz. Sadece ehliyetin, diplomanın, hekimliğin değil; insanlığın da ön planda olduğu bir kişiniz. Duruşunuz, tutumunuz, alakanız güven verici. Yolunuz ve bahtınız açık olsun. Kim ne derse desin, kim hakkınızda ne düşünürse dünsün, kim size hak ettiğiniz say ve sevgiyi göstermese göstermesin; biz biliyoruz ki sizin sevginiz sizi sevmeyenlere bile yeter.
Siz “Ak Zambaklar Şehri”nin yani Anadolu’nun buram buram insanlık kokan Tokat ilinden yetişmiş, medeniyet denilen ve içinde her unsuru bulunduran tolumda insanlara faydalı olmaya çalışan birisisiniz.
Bir KBB’ci olarak hem burun içi hem de estetik yapabilmenizden daha öte; insanlara bu oksijen kıtlığında nefes alamsına yardımcı oluyorsunuz.
Boşuna mı demiş Kanuni “ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” demekle.
Son olarak gönlü sevgi dolu, güven verici ve başarılı hekimiz Sayın Tunç Üstün beye teşekkürlerimiz sunuyoruz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.