son haberler

ÜLKENİN AHLAK YOKSUNLUĞU İLE İMTİHANI

Yayınlanma Tarihi: 11 Şubat 2023 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Ülkemiz muhtelif zamanlarda mühim badireler atlatır. Çünkü hamurunda zor zamanlarda birlik olma hususiyeti vardır.  Zaten onu dünya coğrafyasında bir adım öne çıkaran tarafı da budur.

Felaketler her ülkenin başına gelebilir. Dünyada yanardağ patlamaları, tusunemi,  yangın, terör ve buna benzer olumsuzluklar yaşanır. Terörü saymazsak diğerleri tabiî afetler sınıfından olup ne zaman karşılaşacağımızı bilemeyiz.

Malum ocak ayının ilk haftası bitmeden bir deprem haberi ile uyandık. Zaten ülkemiz sel, deprem gibi felaketlerle çok karşılaşan bir ülke. Burada bilirkişi rolüne soyunup depremlerin meydana gelmesini, nasıl korunmamız gerektiğini, hasarın nasıl azaltılacağını, can kaybının en aza indirilmesi hususunda ahkâm kesecek değilim. Zaten bu konularda “uzman” çok. Ben farklı bir konu üzerinde durmak istiyorum.

Son deprem on vilayette olsa da bir şekliyle ülkenin tamamını ilgilendiren yıkıcı bir tabiî afettir. Ne kadar insanımızın hayatını kaybettiğini ancak enkazın kaldırılmasıyla ortaya çıkacak. Görünen o ki senelerce sürecek bir acının daha başındayız.

Ülke bu felaketin ardından neredeyse teyakkuza geçti. Kumbarasında biriktirdiği parayı bile verecek kadar iyi niyetli insanların yaşadığı bir ülke burası. Herkes elinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyor. Bütün buralar yaraların sarılması için bir nebze acıların daha da artmasını önlüyor. Ancak, gelelim bu işin diğer tarafına.

Felaketin başlamasıyla elektrikler kesildi, yollar kapandı, insanlar kendilerini sokaklara attılar. İlk anlarda neyi nasıl yapacaklarını bilemiyorlardı. Çünkü felaket sahası büyük, nüfus fazla ve her hane enkazının başına yerleştirilecek elaman sayı kısıtlıydı. Durum vahimdi yani. Yapılacak işin ne biliniyorsa o yapılmalıydı ve öyle de oldu.

Herkes kendi bilgisi, ilgisi, maddi durumu, imtiyazı, kariyeri ve salahiyeti kadar yardıma koştu. Ancak fırsatçılar hemen hortlayıverdi.

Enkaz altından değerli eşya arayanlar, bakkal ve işyerleri yağmalayanlar, çocuk kaçırmaya teşebbüs edenler bir anda arzı endam eyledi.

Bazı vatandaşlar deprem yerine yardım için; battaniye, çocuk bezi ve benzeri şeyleri almaya kalkınca bu malların fiyatları birden üç katına yükseldi. Nasıl olsa alacak, o almazsa başkası alıp yollayacak diyen satıcılar fahiş fiyatlara mal satar oldu.

Vefat etmiş kazazede kadınların kollarından bilezik, parmaklarından yüzük almak isteyen de aynı ülke insanıydı.

Şimdiiii…

Nasıl oluyor da aynı ülkede doğmuş sözde aynı kanı taşıyan iki insandan biri ahlaki ve insani değerlerle mücehhez iken diğeri ahlaktan mahrum kalmış. Bu iki insan da aynı ülkede doğup, aynı ülkede okuyup, aynı ülkede yaşarken böyle zor durumda olan insanlardan faydalanmaya kalkanlar var?

Asıl soru bu.

Ülke her türlü felaketle başa çıkacak kadar büyük. Maalesef ahlak felaketine karşı hala hazır değil. Ülke şu an depremden çok ahlak mahrumları ile de mücadele ediyor. Biyoloji ilmine göre bu ahlaksızlar da insan ve soyları var. Soyu olmayan canlı olmaz. Olsa olsa atalarımızın “Nesebi gayrisahih” dedikleri türden olmalı ki ne demek olduğunu lügatlerden bulunuz artık. Çünkü en kibar bu kadar yazılabiliyor.

Ülkemizin başı sağ olsun. Allah bir daha böyle acı yaşatmasın.

 

 

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

ÇAYA KAR SUYU KAÇINCA

3 Şubat 2023 okunma
Her bölgenin, her ilin hatta her ilçe ve köyün kendine has bazı sözleri vardır. Bunlardan bir kısmı ülkenin her yerinde bilinirken bazıları da değişerek anılır. Bu değişiklik yanlış olmasına rağmen vatandaş tarafından kabul görür. Yıllarca “Burası... Devamını Oku

Yunus Emre Ünye’de Mi?

13 Nisan 2022 okunma
Herhangi bir Ünyeliye “Yunus Emre Ünye’de mi” diye soracak olsak alacağınız cevap “evet” olacaktır. Yunus Emre bu milletin ruh hamurunu yoğuran mümtaz şahsiyetlerden biridir ve manevi alanda herkesindir. Ülkenin muhtelif yerlerinde “makamı” olduğu gibi... Devamını Oku

Ali Dayı

31 Mart 2022 okunma
Atalarımız “Yiğit namıyla anılır” dememiş boşuna. Bazı isimler vardır ki kimlikte yazanın önündedir. Ali Dayı’da öyle. Kendisini şahsen epey geç tanıdım. Bugünkü Sağlık Ocağı karşısında mütevazı bir dükkânı vardı. Her kahvaltıda namını... Devamını Oku

Meydan Simitçisi

28 Şubat 2022 okunma
Siz karanlığı bilir misiniz? Sokak lambaları hayatımıza girdiği günden beri “zifiri karanlık” hayatımızdan çıktı. Bütün lambaları kapatsak bile hareketli olan her şeyi siluet halinde görebiliyoruz. Zifiri karanlık hayatımızdan çıktığı günden beri,... Devamını Oku

Bir Şehir Nasıl Bozulur?

15 Şubat 2022 okunma
Meşhurdur, “Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım” demiş. Bundan dolayı her köy, ilçe, il diğerlerinden hep güzeldir. Kime göre? Orada yaşayanlar veya oralı olanlara göre. Her yerin güzelliği kendine göredir. Yeryüzü yaratıldığından beri... Devamını Oku

Şiir; Karakoç’un Mu, Mahsuni’nin Mi?

9 Şubat 2022 okunma
  Yetmişli yıllardı. Üniversitelilerin ön ayak olduğu ideolojik hareketler yavaş yavaş liselilere kadar inmişti. Herkesin herkesten şüphelendiği yıllardı. Dava önemliydi… Çok kişi kardeşini, babasını, oğlunu kendi davası için ispiyonladığı... Devamını Oku

ÜNYE VE AİDİYET

31 Ocak 2022 okunma
  Ülkemizde nereli olunursa olunsun herkes bulunduğu yeri sever ve över. Bu insanın tabiatında var olan bir şeydir. Gayet normal bir haldir. Hatta güzel bir haslettir. Peki insan bir yerli nasıl olur? Genelde gurbette yaşayanlar kendi köyünü, ilçesini, ilini ve... Devamını Oku

İçi Temiz İşçi

26 Ocak 2022 okunma
Nedense okuduğumuz ve duyduğumuz haberlerden güzel olanı fazla konuşulmuyor. Belki olması gerekiyordu diye düşündüğümüz içindir. Ünye’de haber değeri kazanmış ve vatandaşların bilgisine sunulmuş o kadar güzel şeyler oldu ki, bence bunların ülke... Devamını Oku

“Z”  KUŞAĞI MI “Y”  KUŞAĞI MI?

20 Ocak 2022 okunma
Artık son “kuşağın” da bir ismi oldu. Eskiden “nesil” denilen ve günümüzde “kuşak” olarak adlandırılan insan topluluğu. Adına da (Z) kuşağı denilmiş. Dünya var olduğu günden beri “kuşaklar arası” anlaşmazlık hep olmuştur. Kısaca; dede,... Devamını Oku

TURGUT DAĞDEVİREN

18 Aralık 2021 okunma
Onunla ilk defa Hizmet Televizyonu muhabiriyken tanıştım. Takvimler 2004 yılını gösteriyordu yani. Yaklaşık olarak çeyrek asra yakın bir tanışıklığımız var. Ben Hizmet Gazetesinde yazmaya başlamıştım. Radyo, televizyon, gazete aynı çatı altındaydı.... Devamını Oku