son haberler

YALANCI BAHAR

Yayınlanma Tarihi: 19 Şubat 2016 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Eskiden daha radyo bile hayatımıza girmeden önce vatandaşların kendilerine has yöntemlerle hava tahmininde bulunurlardı. Tutardı veya tutmazdı. Ancak eski yılları göz önüne alarak günlük, haftalık, aylık hatta mevsimlik tahminlerde bulunurlardı.

Yıl yine 365 gün, aylar 12 idi. Mart birinci ay, Şubat son aydı. Ülkemizde daha yakına kadar Mart ayı mali yılbaşı olarak kabul edilirdi. Şimdiki takvim ile arasında 13 günlük bir fark vardı.
Eskiden Rumi olarak ayın kaçı olduğunu anlamak için miladi takvimin 14’ünden itibaren sayılır, eski aylara göre ayın kaçı olduğu hesaplanırdı.

Halk arasında Ocak ayının karşılığı ‘Zemheri’ ise de Zemheri ayı Ocak ayının 14’ünde başlardı.
Kısaca şu an kullanılan takvime göre 13 günlük bir fark vardı.

Zemheri beşi ( Ocak 18), Gücük yedisi (Şubat 20), Mart dokuzu (Mar 22) Aprul beşi (Nisan 18) Mayıs yedisi (20 Mayıs) sayılı günlerdendi. Hepsinin ayrı bir özelliği vardı. Bu günleri içine alan hafta da dikkate alınırdı.

Bazen yıldızların parlaklığı, bazen, denizin rengi, bazen havanın durgunlu, bazen hayvanların huzursuzluğu, bazen bazı bitkilerin verimsizliği iklim üzerinden bir şeylerin alametiydi.
Anadolu’nun muhtelif yerlerinde buna benzer usullerle hava tahmininde bulunulurdu.

Eskiden insanlar daha çok toprağa bağlı oldukları için hava durumu önemliydi. Bazen de hicri takvime göre bazı hesaplamaların da olduğu bilinen şeydi.
Günümüzde hava tahmin raporlarını meteoroloji yapmaktadır. Havaların durumu yerlilerden çok yabancıları ilgilendiriyor artık. İnsanlar sıcak olan yerlerde tatil yapıyor. Köy nüfusu azaldı. Dolayısı ile tarım toplumundan sanayi toplumuna bir kayma başladı. Artık emekler toprağa değil fabrikalara harcanmaktadır.

Bazen mevsimler hakkında da önceden tahminlerde de bulunulurdu. Kış sert geçerse yazın da set geçeceğine dair bir kabul vardı. “Yaz olmazsa kış da olmaz” sözü iki mevsim arasındaki ilişkiyi ifadede eden bir sözdü.

Zamanla hava kirliği, toprak kirliliği ve su kirliliği gibi kavramlar hayatımıza girdi. Mevsimlerde bazı değişmeler oldu. Birileri ‘Küresel ısınma’dan bahsetti ve her mevsim kendi karakteristik özelliğinden uzaklaşmaya başladı. ‘Mevsim normalleri’ ifadesi herkes tarafından bilinir oldu. Bazen bu ‘normallerin’ altında ve üstünde sıcaklıklara rastlandı. Her ne kadar kıyamet alameti olarak da yorumlayan olsa da bir değişimden bahsetmemek mümkün değildi.

Takvimlerin 2016 Şubatını gösterdiği şu anlarda yalancı bir bahar yaşıyoruz. Kaç sene önce böyle bir durumla karşılaşıldı bilmem ama hakikaten ‘sıcak’ bir ‘kış.’
Her ne kadar neşet Ertaş “Yazımı kışa çevirdin/ Bak gözümde yaşa Leyla’m” dese de bu sefer kış yaza döndü. Gözdeki yaş yine aynı.
Değişen sadece mevsimlerdeki sıcaklık galiba.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KORGAN’DA BİR ŞELALE

7 Mayıs 2024 okunma
Bir yeri ziyaret ettiğinizde öncelikle karşılaşacağınız şeyler şunlardır: Tarihi doku, coğrafi yapı ve insan… Tarihi doku o yerde daha önce yaşamış kavim ve devletlerin günümüze kadar gelmiş “Fiziki imzaları”dır. Yani geçmişten günümüze... Devamını Oku

KÜÇÜK KALEMLER BÜYÜK HAYALLER

30 Nisan 2024 okunma
Atalarımızın “Ağaç yaş iken eğilir” sözü hayatın her sahasında bize rehber olmuştur. Olmalıdır da… Küçük yaşlarda verilen eğitim, ileri yaşlarda bize hem temel, hem de rehber olacaktır. Her bina sağlam temel üzerine konulmalıdır ki uzun süre... Devamını Oku

EL ÜCRA’DA ALUÇ ARAMAK

28 Nisan 2024 okunma
Bazen oturup araştırma yapmak bir yeri tanımak için yetmeyebiliyor. Eskilerin “Aynel yakin” diye adlandırdıkları şey öğrenmek istediğin neyse onun yakınında bulunmaktır. Alucra Giresun’a bağlı sahile uzak bir ilçe. Zaten Anadolu’da denize komşu olan... Devamını Oku

KORGAN’A YOLCULUK

20 Nisan 2024 okunma
Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı… Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların... Devamını Oku

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku